| Korkarım işime dönmek zorundayım. | Open Subtitles | أعتقد أنه يتوجب عليّ العودة إلى طاقم العمل |
| Oraya gitmek zorundayım. - Gidemezsin. Adamın kimliğini ortaya çıkaracaksın. | Open Subtitles | ـ لا يُمكنك، أنك ستكشف أمره ـ يتوجب عليّ الذهاب إلى هُناك |
| Evet, harika hareket. Şimdi sutyen takmak zorundayım. | Open Subtitles | أجل تصرف رائع الآن يتوجب عليّ ارتداء صدرية |
| Bu his, tamamlamam gerekeni tamamlamamamdan kaynaklanan his. | Open Subtitles | إنه شعور بأنني لم أقم بما يتوجب عليّ القيام به |
| İnsanların beni görmemesi gerektiğini biliyorum bu yüzden gece yapıyorum. | Open Subtitles | اعرف بأنه لم يتوجب عليّ ان أدع الناس تنظر لي ولذلك أنا أفعلها بالليل |
| Seni bu işe dahil etmememi söyledin, ne yapmam gerekiyorsa yapmamı. | Open Subtitles | أخبرتيني بأن أبقيكِ خارج الأمر، وأن أفعل ما يتوجب عليّ فعله |
| Bak, ben üzgünüm. Ama Şerif'i aramak zorundayım. Hayır! | Open Subtitles | ،حسناً، انظر، أنا آسف يتوجب عليّ إستدعاء المأمور |
| Şimdi kameraları izlemek için kamera almak zorundayım. | Open Subtitles | الآن يتوجب عليّ شراء كاميرات لمراقبة الكاميرات |
| Belediye Başkanı olarak, şehrin tüm insanlar için en iyi olanı yapmak zorundayım. | Open Subtitles | كعمدة، يتوجب عليّ أن أبذل قصار جهدي لأجل سكان المدينة. |
| Kapatmak zorundayım. Ama her saat başı arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | إستمعي، يتوجب عليّ الرحيل، لكني سأتفقدكِ كُل ساعتين، إتفقنا؟ |
| Gitmekten nefret etsem de gitmek zorundayım. | Open Subtitles | أكره الرحيل، لكن يتوجب عليّ هذا، رغم ذلك. |
| Her şeyin sorumlusu annemler olduğu gitmek zorundayım. | Open Subtitles | يتوجب عليّ الذهاب نوعاً ما بما أن والدتيّ مسؤولتان عن الأمر كله |
| Rahatlamak istesemde eve gitmek zorundayım ve sabah 08:00'de kargalar bokunu yemeden tekrar buraya gelmeliyim. | Open Subtitles | انظر, حتى لو أردت الإسترخاء ما زال يتوجب عليّ القيادة للمنزل ثم الإستيقاظ فجراً لأتواجد هنا في الثامنة |
| Çünkü yapmak zorundayım. Görüyorum. | Open Subtitles | لأنّه يتوجب عليّ فعل ما أفعله، إنني أراه |
| Bir yerde okumuştum son senemde bir çömezle, bir mezunla, bir de profesörle sikişmek zorundayım. | Open Subtitles | أنه مجرد شيء قرأت عنه عندما كنت في السنة الأخيرة بأن يتوجب عليّ مضاجعة طالب في السنة الأولى وخرّيج ثانوية وبروفيسور. |
| İş o raddeye gelirse gerekeni yapacağım. | Open Subtitles | لو وصل الأمر لهذا ، سأفعل ما يتوجب عليّ فعله |
| Yapmam gerekeni yapacağım. İfade vereceğim. | Open Subtitles | سأفعل ما يتوجب عليّ القيام به سأدلي بشهادتي |
| Sahip olduklarım için minnettar olmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه يتوجب عليّ أن أكون شاكرة للأشياء التي لدي |
| Doktor olmak istiyorsam, daha çok şey öğrenmem gerektiğini söylüyor | Open Subtitles | قالت أنني لو أردتُ أن أصبح طبيبة, فإنه يتوجب عليّ أن أتعلّم الكثير. وأيضاً أن يكون لدي اختبارات. |
| Saçını çeker, gözünü çıkarır, taşaklarını tekmelerim. Ne gerekiyorsa yaparım yani. | Open Subtitles | أسحب الشَعر, أفقأ الأعين, أضرب في المناطق الحساسة, أيّاً كان ما يتوجب عليّ فعله |
| Bana kalsa, ne yapmam gerekiyorsa yapardım. | Open Subtitles | إذا كان القرار عائد إليّ، سأفعل ما يتوجب عليّ فعله. |