Tam tersine, asıl şaşırtıcı olan, ...benim gibi bir adamın, ...yaşadığı bütün o yıllar boyunca, hayata seyirci kalıp, ...kensinde olan büyük gücü keşfedememiş olması, ama... | Open Subtitles | على العكس من ذلك، ما يثير الدهشة هو أن رجلا مثلي يمكن أن يبقى طيلة هذه السنوات يشاهد الحياة بصفة متفرج |
şaşırtıcı olan, en umut verici simülasyonlar aslında patlamıyor. | Open Subtitles | ما يثير الدهشة هو أن المحاكاة لا تنفجر فعلياً |
Daha şaşırtıcı şey ise şu anki halini oldukça etkileyici buluyor. | Open Subtitles | والذي يثير الدهشة بأنه يرى وضعه الآن رائعاً جداً |
Zor geçen bir yıla rağmen ekibin şaşırtıcı derecede iyi çalışıyor. | Open Subtitles | على الرغم من عام ملىء بالتحديات يبدو ان فريقك يعمل بشكل جيد يثير الدهشة |
şaşırtıcı bir şey yok, kaç tane olduğu dışında. | Open Subtitles | لا شىء يثير الدهشة إلا عددها الكثير |
Ama çok daha şaşırtıcı olan işte bunlar. Bunlar bileşik gözler. | Open Subtitles | ،لكن، ربما ما يثير الدهشة اكثر، هي تلك لأن هذه هي عيون معقدة |
Zeki, soğukkanlı, aşırı sadıksın ve hainlikle suçlandığınızı düşünürsek şaşırtıcı. | Open Subtitles | أنت ذكي، هاديء، وشديد الإخلاص مما يثير الدهشة بالنظر إلى توجيه تهمة الخيانة إليك |
Ve spektrografın sonucu, daha da şaşırtıcı. | Open Subtitles | وما يثير الدهشة ما التقطه مقياس الطيف |
Size şaşırtıcı şekilde yararlı olurum | Open Subtitles | سأكون جيدة لك بشكل يثير الدهشة |
şaşırtıcı bir şey yok, sayılarının haricinde. | Open Subtitles | لا شىء يثير الدهشة إلا عددها الكثير |
Piyangoyu da birçok kişi oynuyor. şaşırtıcı olan ortaya koydukları şeyin hayatları olması. | Open Subtitles | حسناً, عديد الاشخاص يلعبون (الياناصيب) ما يثير الدهشة , انهم يفعلونه مع ارواحهم. |
şaşırtıcı bir şekilde şu anda öyleyim. | Open Subtitles | أنا كذلك الآن والذي يثير الدهشة |
Daha da şaşırtıcı olan, Doktor Campbell'in %20 soya fasulyesi ya da buğday proteiniyle yapılan %20 protein diyetinin kansere yol açmadığını keşfetmesiydi. | Open Subtitles | و ما يثير الدهشة أكثر، (أن الطبيب (كامبل اكتشف أن نمط غذاء الـ%20 من البروتين النباتي المكوّن من فول الصويا و القمح |
Bu çok şaşırtıcı. | Open Subtitles | وهذا أمر يثير الدهشة. |
Bu durum da çok şaşırtıcı çünkü Dr. Einstein von Parlakfikir'in çoğu zaman bu mevzulara kafası iyi çalışır. | Open Subtitles | وهذه ما يثير الدهشة لأن دكتور (اينشتين فون برين ستورم) عادة يكون ذكى جدا بخصوص هذه الأمور |
Ve şaşırtıcı bir şekilde, Büyük Penis kulübün bir numaralı DJ'i değildi. | Open Subtitles | و مما يثير الدهشة ، كان القضيب الكبير لا النادي الوزراء رقم واحد DJ . |
Bu gelişmenin sebebi ise çok şaşırtıcı sürahiler ve işaret fişekleri bizim ateş sanatçısını işaret ediyor, Norgburg, ama son yangın olduğunda o göz altındaydı. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في تطوير يثير الدهشة بذلك. أباريق ومشاعل تشير إلى الفنان النار لدينا، Norburg ، لكنها كانت في عهدة عندما تم تعيين النار الماضي. |
Ben de seni, ama pek şaşırtıcı değil. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يثير الدهشة |