Haydi. Hazır aramızdaki farkı açmışken devam etmeliyiz. | Open Subtitles | هيّا، يجبُ علينا مُتابعة التحرك بينما نمتلك الأسبقيّة عليهِم. |
Acele etmeliyiz. Bu geceye çıkacağımızı söylemiştin. | Open Subtitles | يجبُ علينا الإسراع، لقد وعدتني بأننا سنخرجُ من هنا، بحلولِ المساء. |
Ekstra nakit elde etmeliyiz değil mi ama? | Open Subtitles | يجبُ علينا أن نحصل على مالٍ إضافي، أليس كذلك؟ |
Ben... Bazen kuzuyu kurban etmen gerekir, bebeğim. | Open Subtitles | في بعض الأحيان يجبُ علينا التضحية بشيئ ما، عزيزي. |
- Bazı geleneklerin unutulması gerekir! | Open Subtitles | إنَّهُ مهمٌ بالنسبةِ لي فهنالكـ عاداتٌ وتقاليدٌ نتبعها حسناً, هنالكـَ بعضاً من التقاليدِ يجبُ علينا ركلُها بعيداً |
ama bazen tavizler vermemiz gerekir. | Open Subtitles | لكن أحيانًا يجبُ علينا أن نقدّم تنازلات |
Yine de, hiç değilse nükleer santralin yanındaki halkı tahliye etmeliyiz. | Open Subtitles | لكن... يجبُ علينا على الأقل إخلاء السُكان القريبين من محطة الطاقة. |
- Haydi, G, acele etmeliyiz. | Open Subtitles | هيّا يا "جي" يجبُ علينا أن نخرجَ بسرعة عشرَ ثوانٍ أخرى |
Herman'ı peruğunu çıkartması için ikna etmeliyiz. | Open Subtitles | يجبُ علينا إقناع (هيرمان) لتغيير هذا الروتين. |
Acele etmeliyiz yoksa geç kalacağız! | Open Subtitles | يجبُ علينا الإسراع! سنتأخّر. |
Biz alana hızlı arama yapmak gerekir. | Open Subtitles | يجبُ علينا تمشيطُ هذه المنطقةَ سريعاً |
Nükleer santral patlaması haberini duyurur, ülkede olağanüstü hal ilan edersek tehlike bölgesini ne kadar genişletmemiz gerekir? | Open Subtitles | إذا نشرنا أخبار عن انفجار محطة الطاقة النووية هُنا، وأعلنا عن حالة طوارئ وطنية، حينها إلى أيّ مدى يجبُ علينا توسيع منطقة الخطر؟ |
Belki teslimiyet gerekir. | Open Subtitles | ربما يجبُ علينا أن نستسلم |
- Yine de girip bir kontrol etmek gerekir. | Open Subtitles | لكن يجبُ علينا التحقق. |