İnsanları neyin mutlu ettiğini araştırdığım oldukça keyifli bir işim var. | TED | حسناً، وظيفتي وظيفة ممتعة جدا وهي اكتشاف ما يجعل الناس سعداء |
Beyaz yüzü ve kırmızı burnu insanları güldürür çocukları eğlendirir. | Open Subtitles | وجهه الابيض وانفه الاحمر يجعل الناس يضحكون. للترفيه عن الاطفال. |
Ve son olarak da öğrenme yeteneğini insanlara tamamen yeni ve farklı yöntemlerle kazandırabilecek "dönüşümcü" yeniliğe gereksinim var. | TED | لذا نحن نحتاج هذا الابداع الجديد المتحول والذي يجعل الناس ترغب بالتعليم لانه بطرق جديدة . .وبطرق مبتكرة |
Üzerinde düşünülmüş bir tasarım insanlara fark edildiğini ve saygı duyulduğunu hissettirir. | TED | تصميم مدروس يمكن أن يجعل الناس أن يشعروا محترمين و مرئيين. |
Babanız insanların tavuk ve yumurtayla... ya da paradan başka her şeyle... ödeme yapmasına izin veren sorumsuz bir adamdı. | Open Subtitles | والدك كان رجلاً غير مسئول كان يجعل الناس تدفع له بالدجاج والبيض وأيا ما كان ما يملكونه عوضا عن النقود |
Sadece içince, insanı bir hoş eden şu kahverengi içecekten ver. | Open Subtitles | فقط ، شراب بني يجعل الناس تشعر باختلاف بعد شربهم إياه |
Demek istediğim, insanları sıcak ve güvende hissettiren, mutlu bir ayı lazım. | Open Subtitles | اقصد و نحتاج الى دب سعيد يجعل الناس سعداء و يشعرون بالامان |
Onu orada görmek insanları rahatlatıyordu ve işin şaşırtıcı kısmı da buydu. | TED | رؤيته فقط هناك، يجعل الناس يشعرون بالتحسن، وهذا كان أكثر شيء مثير للدهشة. |
Başka bir deyişle, oksitosinin insanları daha ahlaklı yapıp yapmadığını görmek için bir deney tasarlayabileceğimi düşündüm. | TED | بعبارة أخرى , خطر لي أنه يجب أن أصمم تجربة لأرى ما إن كان الأوكسيتوسين يجعل الناس أفضل أخلاقياً |
Telif Hakları Uyumu masraflarını insanları amatörlerin yapabildiklerini sunma işini bıraktıracak noktaya kadar arttırmak istiyorlar. | TED | يرغبون في رفع كلفة الامتثال لحقوق الطبع والتوزيع إلى حد يجعل الناس بكل بساطة يتوقفون عن الأعمال التي تمكن الهواة منها. |
Sonunda insanları gerçekten neyin mutlu ettiğini öğrenmek için üniversiteye pozitif psikoloji okumaya gitmeye karar verdim. | TED | في النهاية، قررت الالتحاق بكليةٍ للدراسات العليا متخصصةً في علم النفس الإيجابي لأتعلم ما الذي يجعل الناس سعداء. |
Ve insanları neyin mutlu ettiğini sadece tahmin etmiyorlar, Latin Amerika gibi yerlere gidip orada mutluluğun aile yaşantısıyla ilişkili olduğunu görüyorlar. | TED | إنهم لا يقومون فقط بتخمين ما يجعل الناس سعداء، بل يذهبون لأماكن مثل أمريكا اللاتينية، ويدركون أن السعادة هناك متعلقة بالحياة الأسرية. |
Öyle bir giysi istiyorum ki bu konudan hiç anlamayan insanlara doğal bir cazibem olduğunu düşündürsün. | Open Subtitles | أريد ذلك النوع من البذلات الذي يجعل الناس الذين لا يعرفون أي شئ عنه يعتقدون أن الذي يرتديها يمتاز بأناقة فطرية |
Görkemli ve ihtişamlı bir yapı ise direkt olarak insanlara Allah'ın büyüklüğünü hatırlatır. | Open Subtitles | بناءا على درجة من الفخامة والأبهة يجعل الناس يدركون عظمة الخالق |
Üzüntü insanlara çılgınca şeyler yaptırabilir. | Open Subtitles | الحزن يمكنه أن يجعل الناس يقومون بأشياء جنونية |
İnsanlara rahatsız hissettirmelerinden hoşlanmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل انت متأكدة من أنه لا يهمك اذا كان هذا يجعل الناس غير مرتاحة |
İnsanların, yalnızca devletler arası değil, ayrıca devletler içinde, birbirlerine güvenmelerini sağlayan şey nedir? | TED | مالذي يجعل الناس يثقون ببعضهم البعض ليس بين الدول فقط ولكن داخل الدول ايضا؟ |
Dolunay insanı romantikleştirir derler. | Open Subtitles | يَقُولونَ القمر اذا كان بدرا يجعل الناس بمزاجِ رومانسي |