"يجلب لك" - Traduction Arabe en Turc

    • getirir
        
    • getiren
        
    • istek alırsın
        
    Benim için onu sakla, belki sana uğur getirir. Open Subtitles أحتفظ به من أجلي. لعله يجلب لك حظا سعيدا.
    Burada güç para getirir, para da daha fazla güç. Open Subtitles هنا،السلطة تجلب لك المال، و المال يجلب لك مزيداً من السلطة
    Neyse, umuyorum ki sana, bana getirdiğinden daha çok şans getirir. Open Subtitles على أية حال, آمل أن يجلب لك الحظ أكثر مما فعل معي
    Ama anlayabilirim seni bu kasabaya getiren ne? Open Subtitles ومن القليل منها. أستطيع أن أفهم ذلك. أم، حتى ما يجلب لك إلى المدينة؟
    Bu üzücü haberi getiren biri olmaktan üzüntü duyuyorum. Open Subtitles ... آسف لكوني الشخص الذي يجلب لك الأخبار السيئة
    Tamam, işine karışmaya çalışmıyorum ama belki de biraz yumuşak tarafını göstersen daha çok istek alırsın. Open Subtitles لا أحاول التطفّل، لكن ربّما إظهار جانب أرقّ يجلب لك المزيد من الإعجاب.
    Söyle, dost, eğer düşmanın zarar getirir, ne yazıyor? Open Subtitles قل لي، صديق، إذا عدوك يجلب لك الضرر، ما هو مكتوب؟
    Sana birçok güzel şey getirebilir ama böyle anlar da getirir. Open Subtitles يمكنه أن يجلب لك الأشياء الجميلة ويمكنه أن يجلب لك أيضا لحظات مثل هذه
    Ferzad'a söyle getirir. Open Subtitles اطلب من الولد , وسوف يجلب لك بعض منه
    Böyle bir şey size ancak acı getirir. Open Subtitles مثل هذا الشيء لن يجلب لك إلا التعاسة
    Kebapları çok kötü ama Shaba istediğin her şeyi sana getirir. Open Subtitles الكباب سيء لكن " شابا " قد يجلب لك أي شيء تحتاج
    Şans getirir derler. Open Subtitles أمل أن يجلب لك الحظ الجيد
    Kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl sorularının mutlaka doğru ve kesin bir cevabı varken "neden" hep değişik cevapları ve yeni soruları getirir. Open Subtitles الأَسئلة مثل ماذا، أين، متى، وكيف لا بد أن يكون لها إجابات محددة وصحيحة ولكن سؤال "لماذا" دائما يجلب لك إجابات مختلفة ويثير أسئلة جديدة
    Terliklerini getirir. Open Subtitles سوف يجلب لك نعالك
    - Belki sana uğur getirir. Open Subtitles -قد يجلب لك الحظّ
    Seni buraya getiren şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles أود أن أعرف شيئا آخر. ما يجلب لك هنا؟
    - Köpek yakalayıcısı bile seçilemeyecek, sana da Senatoda su getiren bile olmayacak. Open Subtitles سيّدي، لن يُنتخب كموظّف رسميّ يقوم بالحصول على وصاية الكلاب الصالة. وأنت لن يكون لديك أي شخص يجلب لك الماء في مجلس الشيوخ.
    Seni buraya getiren nedir Chris? Open Subtitles ما يجلب لك هنا، كريس؟ هل هي الحرب؟
    Ah, sizi Amerika'ya getiren nedir? Open Subtitles آه، لذلك، ما يجلب لك إلى أمريكا؟
    Tamam, işine karışmaya çalışmıyorum ama belki de biraz yumuşak tarafını göstersen daha çok istek alırsın. Open Subtitles لا أحاول التطفّل، لكن ربّما إظهار جانب أرقّ يجلب لك المزيد من الإعجاب. (مات)!

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus