Belki şansımız yaver gider ve biz de onun düştüğü yere düşer ve onu buluruz. | Open Subtitles | ربما يحالفنا الحظ ونحطم انغسنا في نفس المكان ونجدها |
Penceredeki tanığı bulmada şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | لم يحالفنا الحظ بإيجاد الشاهدة من النافذة |
Ülke çapında bu reçeteyi kullananları arıyorduk, ama şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | لذا كنّا نجوب البلاد بحثاً عن مرضى يتعاطون نفس المزيج من الأدوية , لكن لم يحالفنا الحظ |
Arama parametrelerini genişletsek bile, pek şansımız yok. | Open Subtitles | حسناً، حتى مع توسيعنا لنطاق عملية البحث فلم يحالفنا الحظ |
İkimiz de çok şanssızdık ama cesur olmak zorundayız. | Open Subtitles | كلانا لم يحالفنا الحظ ولكننا لا نزال متماسكين |
Kimliğini bulmaya çalışıyoruz ama şu ana kadar bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | إننا نحاول التوصل إلى هويته، ولكن حتى الآن، لم يحالفنا الحظ. |
Hiç o kadar şanslı olmadık. | Open Subtitles | لن يحالفنا الحظ لهذه الدرجة |
Ama bazen şansımız yaver gidiyor ve pisliğin birine denk geliyoruz. | Open Subtitles | ولكن عندما يحالفنا الحظ ونقبض علي شخص احمق |
Bize verdiğiniz frekans aracılığıyla karargahınızla iletişime geçmeyi denedik Sayın Başkan fakat şimdiye kadar şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | لقد حاولنا الإتصال بمقر عملياتكم عبر التردد الذي أعطيتنا إياه سيادة الرئيس ولكن حتى الآن لمْ يحالفنا الحظ |
şansımız yaver giderse, bu küçük balıklar bizi büyük balığa götürebilir. | Open Subtitles | ربما يحالفنا الحظ و الصغار يقودونا الى السمك الأكبر |
şansımız yaver gidebilir ama buna karşılık riske girmemiz iyi değil. | Open Subtitles | أكيد، يمكن دائما أن يحالفنا الحظ لكنّ الخطر لا يتناسب مع الأرباح |
Geçen yaz kadın koçlarla şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | الصيف الماضي، لم يحالفنا الحظ قد مع المُستشارات |
Geri kalanı için de, şansımız yaver giderse belki küçük bir gay kulübü buluruz. | Open Subtitles | والباقى,ربما يحالفنا الحظ ونعثر على فريق دورى للمثليين |
Tamam, diyelim ki bu olaya birkaç ay daha devam ettik şansımız yaver gitti ve bu adamlardan biri rasgele bir satış temsilcisi yani, bizimle çalışmayı kabul etti. | Open Subtitles | حسنا، لِنقُل بعد بضعة أشهر من هذا يحالفنا الحظ وواحد من هؤلاء الرجال من مندوبي التجارة يكون على استعداد للعمل معنا |
Bir yılı aşkın bir süre şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | و لمدة عام كامل ، لم يحالفنا الحظ |
Şimdilik şansımız yaver gitmedi, o kadar. | Open Subtitles | لم يحالفنا الحظ فقط هذا ما بالأمر |
Belki şansımız yaver gider ve pıhtıların kaynağı kalbi çıkar. | Open Subtitles | ربما يحالفنا الحظ قد يكون مصدرها القلب |
Hiç şansımız yok. | Open Subtitles | لم يحالفنا الحظ |
Teneke bile yok. Hiç şansımız yok. | Open Subtitles | اننا فقط لا يحالفنا الحظ |
Hayır, hâlâ şansımız yok. | Open Subtitles | كلا ، لم يحالفنا الحظ بعد |
Pekâlâ, dün gece biraz şanssızdık babalar. | Open Subtitles | الآن، لم يحالفنا الحظ ليلة أمس ، أيها الأبطال |
Aramanın nereden yapıldığını, tespit etmek için sinyallere baktık, ama bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لقد حاولنا تعقب الموقع الذي كان فيه الاتصال ولكن لم يحالفنا الحظ |
Savage bizi birçok kez öldürdü ve hepsinde de beraber ölecek kadar şanslı olmadık. | Open Subtitles | (سافاج) قتلنا مراراً لا تحصى لذا لا يحالفنا الحظ كفاية دوماً لنموت معاً |