İkimiz de içeri girdik ama bize bir şey olmadı. | Open Subtitles | أنت وأنا كنت كلا في هناك، ولم يحدث شيء إلينا. |
-Sakin ol hiç bir şey olmadı. -Bir şey yapmadığın için henüz olmadı. | Open Subtitles | ـ على رسلك, لم يحدث شيء ـ أحياناً لا تستطيع الحول دون ذلك |
Hiçbir şey olmamış gibi patronumla konuşacağım. Ve davete döneceğim. | Open Subtitles | ثم سأتحدث مع رئيسي كما لو أنه لم يحدث شيء وأعود للحفلة |
Güven bana, Rahul'a hiç bir şey olmayacak. Onu canlı bir şekilde kurtaracağız. | Open Subtitles | ثقي بي , لن يحدث شيء لــ راهول , سنخرج من هنا أحياء |
Eve gidiyorum ve hiçbir şey olmuyor Buna inanamıyorum. | Open Subtitles | في هذا المنزل لم يحدث شيء انا لااصدق هذا |
Bunlardan birinin neden olduğu sarılık dışında başka hiç bir şey olmadı. | TED | لم يحدث شيء عدا أنى أصبت بالصفراء نتيجة أحد هذه الأشياء. |
Öyle olabilir, ama bu tür bir savaş partisini haklı çıkaracak bir şey olmadı. | Open Subtitles | ذلك قد يكون لذا، لكن لم يحدث شيء لتبرير هذا النوعِ من حرب الاحزاب |
Buradaki ilk gecemde bana çıkmayı sorar gibi yapmıştı, ama hiç bir şey olmadı. | Open Subtitles | لقد طلب مني ان نخرج في اول ليلة لي في المدينة لكن لم يحدث شيء |
fark etmez, çünkü hiç bir şey olmadı, değil mi, Phoebe? | Open Subtitles | لايهم, لأنه لم يحدث شيء, أليس كذلك, فيبي |
Ama o hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Belki de eşi Julia olduğu için. | Open Subtitles | لكنه تصرف وكأنة لم يحدث شيء ربما بسبب زوجته جوليا. |
Slaytlar. Gerçekten bir şey olmamış. | Open Subtitles | صور تسلط على الحائط إذاً فعلاً لم يحدث شيء |
Bu sabah hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gitti. | Open Subtitles | طارتْ البابَ هذا الصباحِ مثل لم يحدث شيء. |
Eğer ben ayarlamazsam, hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | يبدو أنه لن يحدث شيء ما لم يكن من تدبيري. |
Efendim, planınızı bana söylemelisiniz yoksa hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | عليك أن تطلعني على خطتك يا سيدي وإلا فلن يحدث شيء |
Programa ve sonra kaydete bastım ama hiç bir şey olmuyor. | Open Subtitles | لقد ضغط البرمجة ثم التسجيل ولكن لا يحدث شيء |
Bu kişinin acelesini ve tutkusunu çalmış olursunuz ve gerçekten de hiçbir şey olmaz. | TED | لقد سلبت ذلك الشخص طموحه و استعجاله، و لن يحدث شيء على الإطلاق. |
Bize bir şey olduğunda ilk kararımız bunun iyi mi kötü mü olduğu. | TED | عندما يحدث شيء ما لنا، نقرر أولاً، ما إذا كان جيداً أم سيئاً؟ |
hiçbir şey yaşanmamış gibi davranalım kolay olacaktır çünkü hiçbir şey yaşanmadı. | Open Subtitles | فلنتظاهر وكأنه لم يحدث شيء الأمر السهل، لأنه لم يحدث فعلاً |
Eğer hiçbir şey olmazsa... bu akşam, yarın ya da sonraki gün biriyle tanışmazsam... her şey olduğu gibi devam edecek. | Open Subtitles | ان لم يحدث شيء ان لم ألتقي بأحدٍ هذه الليلة أو في الغد أو بعد غد فان كل شيء سيستمر كما هو |
Montgomery'de şimdiye kadar böyle birşey olmadı. | Open Subtitles | لم يحدث شيء مثل هذا أبدا في مقاطعة مونتجومري |
Yıldızları, Güneş'imiz gibi ışık kaynağı olarak görebiliriz ancak derinlerde daha büyük şeyler oluyor. | Open Subtitles | قد نرى النجوم كشمسنا كمصادر للطاقة لكن يحدث شيء أكبر بالداخل. |
Diğer yandan, üç yaşında bir çocuğa bilgisayar verdiğinizde ve o bir komut yazdığında "Poff" bir şey olur. | TED | بينما من الناحية الاخرى اعطي كمبيوتر لولد عمره ثلاث سنوات فيطبع امراً بسيطً و فجأه يحدث شيء. |
Bunları bir araya getirince, sihirli bir şeyler oldu, gerçekten inanılmaz bir şey oldu, birden bütün dünyanın söylediği bir nakarat ortaya çıktı. | TED | وعندما تجمعهم معا, يحدث شيء سحري, شيء لا يصدق أبدا يحدث, فجأة أحصل على جوقة غنائية من حول العالم. |
Başında durup saatlerce farklı kombinasyonlara bastım ama hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | جلست لعدة ساعات أضغط عل مختلف المجموعات, لكن لم يحدث شيء |