Burada beslenme ve aile planlamasında doğum öncesi bakım ve eğitim alıyorlar. | TED | هنا يحصلون على الرعاية قبل الولادة والتدريب في مجال التغذية وتنظيم الأسرة. |
Yılda 30,000 çocuk ufuk açıcı eğitimler alıyor. | TED | و،كما تعلم، يوجد30000 طالب يحصلون على تعليم تحفيزي كل سنة. |
İnsanlar bir şey isteyen tüm hayatlarını harcamak. Genellikle elde asla. | Open Subtitles | يمضي الناس طوال حياتهم يرغبون شيئا ما عادة لا يحصلون عليه |
Ve bütün bunları beş yıl boyunca yaptıkları zaman, istenilen kurul sertifikasını alırlar. | TED | وحين يفعلون كل ذلك لمدة خمس سنين، يحصلون على شهادة المجلس الأعلى للجراحين. |
Bu adamlar öldürmekten çekinmiyor. Ondan istediklerini alır almaz öldüreceklerdir. | Open Subtitles | إنهم لا يخشون القتل، حالما يحصلون ما يريدون منها ستموت |
Ve diğer yaşamda rahat etmeleri için, büyük hazinelere sahip olacaklar. | Open Subtitles | ومن أجل راحتهم فى الحياة الآخرى, سوف يحصلون على كنوزأ وافرة. |
Onlar çocuk olsalar bile hak ettigi cezayi alacaklar, degil mi? | Open Subtitles | سوف يحصلون على العقاب الذي يستحقونه حتى لو كانوا قاصرين, صحيح؟ |
Ve bu sayede, ihtiyacı olan yardımı alan pek çok insan gördüm. | Open Subtitles | وعلى طول الطريق، رأيت الكثير من الناس يحصلون على المساعدة التي يحتاجونها |
Bir yïllïk bir söhret yakalarlar, birkaç akademik arastïrmaya konu olurlar, sonra hayatlarïnïn geri kalanïnï bir kurumun içinde, onlara yardïm iddiasïndaki aynï doktor ve bilimadamlarïnca terkedilerek yasarlar. | Open Subtitles | يحصلون على سنة من الشهرة ودور بطولة في أحد المجلات الأكاديمية ثم تمضي باقي حياتها في مصح عقلي حكومي |
Bir sosyalist ve bir kapitalist, ikisi de insanlar sayesinde güç kazanıyor, ikisi de Zuwanie'nin yok olmasına motive olmuşlar. | Open Subtitles | الإشتراكيين و الرأسماليين هم الذين يحصلون على تأييد الناس و كلاهما يعطيان دافعا قويا لجعل زوانى يختفى |
Her nasılsa, kötü adamlar bizim hakkımızda içeriden bilgi alıyorlar. | Open Subtitles | بطريقة ما , الأشرار مازالوا يحصلون على معلومات داخلية عنا |
Onlara silahlar verildi, tomruk birlikleri için ateş edip para alıyorlar. | TED | لقد تم منحهم اسلحة، إنهم يطلقون النار لمعسكرات قطع الأخشاب، إنهم يحصلون على المال. |
Harcamalarına göre geri bildirim alıyorlar veya harcama yapmıyorlarsa yaptıkları aktivitelere göre, gördükleri şey işe yarıyor ve bunu daha çok yapıyorlar. | TED | يحصلون على ملاحظات على ما ينفقوه أو على نشاطاتهم إذا كانوا لا ينفقون أي شي، ويشاهدون أفعالهم ليكرروها لاحقاً. |
Bağış yapanlar o sınıftaki öğrencilerden mektuplar alıyor, | TED | فالمتبرعون يحصلون غالباً رسائل من الأطفال في الصف. |
Bir kongre üyesi seçildiği zaman yılda 130 bin dolar alıyor. Bu onların asgari ücreti. | Open Subtitles | حين يُنتخب أعضاء الكونغرس يحصلون على 130 ألف دولار بالسنة كراتب أساسي |
Çünkü senin gibiler her istediğini elde eder, değil mi? | Open Subtitles | لأن الرجال مثلك يحصلون على أي شيء يرغبون به، صحيح؟ |
ve güçlü çalışan eğitim programları eklendiğinde marjinler yüzde 3.4 prim alırlar. | TED | وعندما يُضيفون أيضًا برامج قوية لتدريب الموظفين، يحصلون على علاوة بقيمة 3.4 نقطة مئوية على هوامش أرباحهم. |
Babalar hep kötü ünvanları alır, ama bütün bunlar fedakarlık, değil mi? | Open Subtitles | جميع الأباء يحصلون على سمعة سيئة ولا يتلقون الثناء أليس كذلك ؟ |
Senden daha fazlasına sahip genç, zengin ve yakışıklı adamları içeri alarak? | Open Subtitles | تسحب شاب، ثري، رجال وسيمين يحصلون على أكثر ممّا تحصل عليه أنت؟ |
Dolayısıyla insanları kırsal fakirlikten çıkarıp sanayileşme ve zenginlik yoluna sevk edecek olan tekstil işlerini alacaklar. | TED | سوف يحصلون على وظائف القماش فذلك سوف يأخذهم من براثن الفقر ويضعهم على طريق الثروة والصناعة |
Bu, dış dünyada yer alan dinozorlar gibi büyük nesnelere ilgi duydukları ve anlamaya çalıştıkları aynı döneme denk gelir. | TED | يحدث نفس الشيء تقريبا عندما يحصلون على أشياء مثل الديناصورات هذه الأمور الكبيرة في العالم الخارجي التي يحاولون الإمساك بزمامها |
Ama insanlar güvenecek biri bulmakta o kadar çaresiz ki ellerine ne geçerse razı olurlar. | Open Subtitles | لكن الأشخاص بائسون جداً ليجدوا شخصا ما ليتمسكوا به سوف يأخذون أياً ما يحصلون عليه |
Elbette kazanırlar. Çoğu kazanıyor. | Open Subtitles | بالطبع يحصلون على المال الكثير منهم يحصلون |
Deniz iguanaları gibi Onlar da gereken enerjiyi sıcak kayaların üzerinde güneşlenerek edinir. | Open Subtitles | إنهم مثل الإيجـوانات البحـريه يحصلون تقريباً على ما يحتاجونه بالتشمّس على الصخور الدافئه |
Her zaman bunlara sahip olan çocuklar için bu büyük mesele olmuyor - normal oluyorlar. | Open Subtitles | لكن الأطفال الصغار الذين يحصلون عليها طوال الوقت ليست مشكله , لايضرهم شيء |
Benim gibi oyunculardan nefret eden kıskanç biri hep çıkar zaten. | Open Subtitles | دائماً هناك اناس يكرهون اللاعبين الحامين لأنهم لا يحصلون على شيئ |
Bugün, bu virüsleri yazanlar organize suç çeteleri, çünkü virüsleri ile para kazanıyorlar. | TED | حسنا اليوم,انها عصابات اجرامية منظمة تبرمج هذه الفيروسات لأنهم يحصلون على المال من فيروساتهم |