"يحول" - Traduction Arabe en Turc

• engel
• giremez
• çeviriyor
• dönüştürüyor
• çeviren
• girmesine
• giren
• çevirir
• çevirmek
• dönüştüren
• değiştiriyor
• çevirecek
• engelliyor

Hiç gerçekleşmeyecek bir rüya. Aramızda çok engel var.
حلم لن يتحقق أبداً هناك الكثير الذى يحول بيننا

Onu korumak hakkında verdiğin onca öğütler benimle onun arasına kimse giremez demeler, şimdi bu ne oluyor?
كل محاضراتك حول حمايتها وبشأن كيف أنه لن يحول أحد بيني وبينها، والآن هذا؟

Ancak böyle bir grupta olmak çok yüreklendirici, öyle bir grup ki bir çoğunuz hayatlarını hayırseverliğe çeviriyor.
و لكن قلبك يخفق بشدة عندما تكون فى مجموعة كهذه, عندما يحول العديد منكم حياته إلى العمل الخيري

Alıcı ışığın şiddetinde oluşan küçük ve ince değişiklikleri bir elektrik sinyaline dönüştürüyor.
المستقبل سوف يحول هذه التغيرات الصغيرة و الطفيفة في المدى التي نوجدها هناك الى اشارة كهربية

Bu kapatıldığı zaman dokümanlardaki tüm metni rastgele sayılara çeviren özel bir kilit kombinasyonuna sahip olacaktır.
لديها قفل رقمي خاص، حين يقفل، يحول كل النصوص في المستندات إلى أرقام عشوائية.

Eğer gerçekten bu kızdan hoşlanıyorsan, aranıza hiçbir şeyin girmesine izin vermemelisin.
لو انك تحبها حقاً لا يجب أن تدع أي شيئ آخر يحول بينك وبينها

Onu kodese atmama bir tek sizin tanıklığınız engel oluyor.
كونك حجة غيابها هو الأمر الوحيد الذي يحول دون أن أدخلها السجن

Eğer evi kendine istiyorsa, önündeki tek engel yaşlı ve savunmasız bir kadındı.
ان رغبت بالحصول على المنزل لنفسك الشيء الوحيد الذي يحول بينك و بينه هي عجوز صغيرة ضعيفة

Yani, onlarla dünyanın sonu arasındaki tek engel biziz, öyle mi?
لذلك نحن الشيء الوحيد الذي يحول بينهم وبين نهاية العالم

Hamile bir kadınla, yemeği arasına kimse giremez.
لا شيئ يحول بين أمرآه حامل ووجبه

- Bak aramıza hiçbir şey giremez ne sen ne de başka bir şey.
- اسمعني .. لن يحول شيء أبداً بيننا لاأنت..

Birbirimize sevdiğimizi söyledikten sonra aramıza hiçbir şey giremez, değil mi?
حان الوقت لنرفع الغطاء عن أسرارنا. أعنيإنكنّانـ" حـ"بعضنا، فيجب ألاّ يحول شيء بيننا، صحيح؟

İmparator sürekli inşa ediyor. Tuğlayı mermere çeviriyor.
الإمبراطور يبنى ويبنى يحول الطوب إلى رخام

Böceğin zehiri aslında vücut kütlesini kendi DNA'sına çeviriyor.
. سم الحشرة يحول كتلة الجسم فى الحقيقة إلى الحامض النووى الخاص به

Daha fazla ayak vurmak problemi çözmüyor çünkü ortalama bir yüzücü harcadığı enerjinin sadece yüzde üçünü öne ilerleme hareketine dönüştürüyor.
التخبيط بقوة بواسطة الأرجل لا يحل المشكلة. لأن السباح العادي يحول فقط ٣٪ من الطاقة إلى حركة أمامية.

Özellikle, incelediği bir demirci Kibera Nairobidedir, Landrover' ın milini demirci keskisine dönüştürüyor.
وبالتحديد تتحدث عن هذا الحداد بمدينة كيبرا في نيروبي، والذي يحول عمود المحرك من سيارة لاندروفر إلى إزميل.

Küp. Hani bütün düşmanlarını toza çeviren var ya?
كما تعرف، إنّه المكعّب الذي يحول من يعارضك إلى تراب؟

Ve sendikanın tek istediği bizi birbirimizden ayırmak fakat ben kimsenin yada herhangi bir şeyin aramıza girmesine izin vermeyeceğim .
والنقابة لا تُريد سوى تفريقنا، لكنّي لن أدع أيّ شخص أو أيّ شيءٍ يحول بيننا.

Ayrıca her aşk hikâyesinin sürekli araya giren bir şeye ihtiyacı vardır.
وكلّ قصّة حبّ تحتاج لشيء لا ينفك يحول بين الحبيبين.

Evet, ee, herşeyden önce, bazen suyla temas karaciğer dokusunu beyaza çevirir.
من بين العديد من الاشياء في بعض الاحيان التعرض للماء يحول الانسجه للون الابيض

Diğeri de dünyayı kız kardeşi Nunally'nin huzurla yaşayabileceği bir yere çevirmek. "Geleceğe" götüren bir yol.
الآخر أن يحول العالم إلى مكان يمكن لأخته نانالي أن تعيش فيه بسعادة. أي مسار يؤدي إلى المستقبل

Bu zavallı kız, zevki ızdıraba dönüştüren bu ilacı acaba nasıl ele geçirdi.
كيف هذه الفتاة المسكينة وضعت يدها على عقار يحول المتعة إلى ألم ؟

Jeffrey kaçak durumda ve Haven'daki insanların bedenlerini değiştiriyor.
جيفري على المدى وانه يحول الناس في جميع أنحاء هايفن

Ya beyaz bir gülü kırmızıya çevirecek bir numara?
ماذا عن الحيلة التى يمكنه ان يحول بها الزهرة البيضاء إلى حمراء ؟

Doktorumun bir buluşu. Güçlerimi kullanmamı engelliyor.
هذا شئ بسيط أخترعه طبيبي يحول دون إستعمالي لقواي