| Belki de birinden rüşvet aldı, işin ucunu bağlayamadı... ve hak ettiğini aldı. | Open Subtitles | ربما أخذ رشوة من أحدهم ولم ينفذ ما طلب منه فنال ما يستحقه |
| Umarım günün birinde ikimiz de hak ettiğimiz aşkı buluruz. | Open Subtitles | آمل أنه في يوم ما كلانا يجد الحب الذي يستحقه |
| Karanlık ya da Aydınlık taraf, hak ettiği cezayı alacak. | Open Subtitles | سواء من النور او الظلام هو سوف ينال ما يستحقه |
| hakettiği ödülüne kanat çırparken Dr. Bedlo'ya veda edelim. | Open Subtitles | عندما يلوح بجناحيه إلى النسيان الذي يستحقه |
| Ve sizi garanti ederim size hak ettiği bütün değerlendirmeleri vereceğim. | Open Subtitles | وأنا أؤكد لكم أنني سوف اعطيكم كل الاهتمام وكل ما يستحقه |
| İnan bana, bir yerde, bunu bekliyor bunu hak ettiğini biliyor. | Open Subtitles | صدقني، في مستوى ما هذا ما يتوقعه، ما يعلم أنه يستحقه |
| Biz ikisini de yüzüstü bıraktık, onun öfkesine gerekli çıkışı ve hak ettiği çözümü vermeyerek. | TED | لقد خذلنا كلاهما بعدم منح غضبها ما يستحقه من استيعاب وسلطة في القرار. |
| Yani Yerli bölgesinde geçti ve hak ettiğini buldu. | Open Subtitles | لذلك عبر الى منطقة الهنود ونال ما يستحقه |
| Bırak dünya kendini paramparça etsin, hak ediyor! | Open Subtitles | دع العالم يفجر نفسه الى قطع ان ذلك ما يستحقه |
| - Belki bunu hak etmiştir. | Open Subtitles | هذا ليس سيئا لهذه الدرجة لربما كان أبوك يستحقه |
| - Belki bunu hak etmiştir. | Open Subtitles | هذا ليس سيئا لهذه الدرجة لربما كان أبوك يستحقه |
| Sonuçta o orospuçocuğu acıklı sonu hak etti. | Open Subtitles | بيت القصيد ، ذلك النائح حصل على ما يستحقه |
| Ayrıca, Sullivan bunu hak etti. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن سوليفان حصل على ما يستحقه |
| Bir kadın olarak, her insanın hak ettiği saygıyı görmekten başka bir şey istemiyorum. | Open Subtitles | وبصفتى إمرأة فأنا لا أطلب أى شيئ سوى الإحترام الذى قد يستحقه أى شخص عادى |
| Parasına sahip çıkamayan biri onu hak etmiyordur. | Open Subtitles | في رأيي الشخصي من لا يحرص على ماله لا يستحقه بالضبط |
| Amerikan halkı bu kitabı hak ettiği şekilde fırtına sonrası sessizliğine gömecektir. | Open Subtitles | فإن الرأي العام الأميركي سيستقبل هذا الكتاب بهتافات بهدوء وغضب شديد الذي يستحقه |
| Ayrıca Sully de hakettiği yeri buldu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن سوليفان حصل على ما يستحقه |
| Sanıyorum. Eğer insan hakettiğini hissediyorsa. | Open Subtitles | أفترض ذلك اذا كان الشخص يعتقد بأن الآخر يستحقه |
| Halkıma layık bir kral olsam da gücü isterler mi? | Open Subtitles | هل سيظلون يريدون ذلك إن كنت الملك الذي يستحقه شعبي؟ |
| 500$ bir bal için değer mi? Hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | 500دولار لعسل بقيمة 5 دولار, لا أعتقد أن يستحقه |
| Yıllardır gösterdiği bağlılıkla bunu hakkettiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | يعتقد أنه يستحقه لأجل سنوات عمله من الولاء. |
| Yakıştırdığı iki şeyde de haklı, dolayısıyla hakkını veriyoruz. | TED | في الواقع، معه حق من الناحيتين، لذا اعطي الفضل لمن يستحقه |
| Bunun bir değeri varsa böyle bitmesini istemezdim. | Open Subtitles | من أجل ما يستحقه الأمر كنت أتمنى أن لا ينتهي الامر بتلك الطريقة |
| Bu destek toplamak amaçlı. Faturayı bana yolla. değmez, hadi gel. | Open Subtitles | .هذه ليست مجانية .هذه من أجل التبرعات لا يستحقه ، هيا |
| Ama bu birleşmenin değerinden çok daha fazla. | Open Subtitles | ولكن هذا أكثر بكثير مما يستحقه هذا الاتحاد |
| Bir filozof olarak ne kadar meziyetli olursa olsun, bir delege olarak çok az şey yaptı, efendim. | Open Subtitles | مهما ما كان يستحقه كـفيلسوف ولكن في تشريعه لم يعمل الكثير |
| Az kaldı. O pislik herif Layığını bulacak. | Open Subtitles | لن يطول الأمر وهذا الأبله سينال ما يستحقه |