Avını yakaladıktan sonraysa, ipek güvenlik ipiyle kendini tekrar yukarı çekiyor. | Open Subtitles | عندما تقع الفريسة يسحب العنكبوت نفسه الى اعلى بخَيطُّ الأمانِ الحريريِ |
Bu yoğunlukça hafif, maddeyi içeriye çekiyor. | TED | هذا نور على الكثافة يسحب كل المواد التي حوله. |
Bir taraftan daha güçlü çeker ve bulutu parçalar. | TED | انه يسحب من جانب بشكل أكبر من الآخر و السحابة تتفتت لأجزاء |
Ağzını tıka basa doldurmuyor ya da kimseye parmağını çekmesini söylemiyor. | Open Subtitles | انه لا ياكل من المقبلات او يطلب من احد ان يسحب اصبعه. |
Sadece ikimiziz. Yorganı nasıl kendi tarafına çektiğini görmelisin. | Open Subtitles | نعم ، فقط أنا وأخي ، عليك أن ترا كيف يسحب غطاء السرير عني |
Salona giriyor ve altı patlarını çekiyor ve "Bu pisliği temizleyeceğim." diyor. | Open Subtitles | هو يدخل إلى ذلك الصالون، يسحب مسدسه، ويقول "أنا سأنظف هذه الفوضى" |
Bu noktada, silahını çekiyor, tek atışla adamı kalbinden vuruyor, ölümcül vuruş. | Open Subtitles | وهنا يسحب المسدس ويصوب طلقة واحدة نحو قلب الرجل طلقة قاتلة |
Hayatlarımız öyle boş ki! O zaman her gece bizi buraya ne çekiyor? Mary Anne. | Open Subtitles | حياتنا فارغة , فما الذي يسحب أقدامنا إلى هنا ليلةً بعد ليلة ؟ |
Görünüşe göre çekirdek, geminin geri kalanından enerji çekiyor. | Open Subtitles | يبدو أن المركز ، يسحب الطاقة من بقية السفينة |
- Ekstra elektrik çekiyor. - Ne oluyor burada? | Open Subtitles | إنه يسحب الطاقة من المولد الرئيسي ماذا يحدث بحقّ الجحيم؟ |
Sonra her bir damlanın yüzey gerilimi içerideki ipek bobinini geri çeker. | Open Subtitles | وبعد ذلك، التوتّر السّطحي يسحب الحرير مرة أخرى لداخل كل قطرة. |
İki saniye önce torunuma parmağımı çekmesini söylemiştim. | Open Subtitles | قبل ثانيتين عن حدوثه اخبرت حفيدي ان يسحب اصبعي |
Sen... eğer birinin silah çektiğini görürsen önüne atla. | Open Subtitles | وأنت لو رأيت أحداَ يسحب سلاحاََ قف أمام طريقه |
Çevresinden nemi çekip, bunu kristalle değiştirir. | Open Subtitles | حيث يسحب الرطوبة من البيئة المحيطة. ويستبدله بالبللورات. |
Kılcal etki solüsyonu içteki kıvrımlara doğru çekti ve orada kuruyup kristalleşti. | Open Subtitles | غطاء الزجاجة عمل دقيق يسحب محلول الخيوط حيث تجف بكريستالات بيضاء |
Tekneyi çeken adam en az 65 olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي يسحب القارب قال أنه كان يمضي بسرعة 40 على الأقل |
Görüşlerini değiştiren insanlar neden herkesi yanlarına çekmeye çalışır? | Open Subtitles | لماذا يحاول كل مَن يتغير أن يسحب الجميع معه؟ |
Stüdyo bütçeyi aştığın için filmin fişini çektiği zaman yarın başka bir işim olacak. | Open Subtitles | وحين يسحب الاستديو السد عن فيلمك لأنك تنهكين الميزانية سأحصل على عمل آخر غداَ |
Gelen solucan delikleri enerjilerini diğer taraftan alır. | Open Subtitles | الثقب الدودي القادم يسحب الطاقة من مصدر خارج العالم |
Kontrol odası katı şu an gücünü doğrudan gemiden alıyor. | Open Subtitles | مستوى غرفة التحكم يسحب الطاقة الآن مباشرة من السفينة |
O tetiği çekecek sen de arkadaşının beynine girecek olan şu mermiyi durduracaksın. | Open Subtitles | هو سوف يسحب الزناد وأنت سوف تمنع الرصاصة من أن تدخل رأس صديقك. |
Bazı vakalarda bakan kişiyi resmin içine çekiyordu. | Open Subtitles | وفي بعض الأحيان يسحب المشاهد إلى داخل الصورة نفسها |
Buna ihtiyacın var. Herkes tetiği çekebilir. | Open Subtitles | لكنك تحتاج إليه، أي شخص .يستطيع أن يسحب الزناد |
Aynen, sonra da biz hayranlarını dikkatlice izleyip biri oklava falan çıkarıyor mu diye bakacağız. | Open Subtitles | و بعد ذلك سوف.. تعلمين و سنتفقدهم عن قرب لتأكد ان لا أحد منهم قد يسحب مِدلاكاً أو شيء ما |