Bazıları bunu duyacaklar ve alay edecekler ya da önemsemeyeceklerdir. | Open Subtitles | بعض الرجال قد يسمع حديثي و يسخر منه أو يتجاهله |
Bu yeni varoluşunu sessiz sedasız geçirmedi. Ama gelip geçenleri kızdırdığı ve güçlü kişilerle alay ettiği, insanların içinde yemek yediği, idrarını yaptığı | TED | لم يعش هذه الحالة في هدوء، ولكن يقال أنه كان يسخر من المارة ويهزأ من أصحاب النفوذ، ويأكل ويتبوّل، وحتى يستمني علناً. |
Kahretsin! Ona yasaklama emri çıkartıyorsun ve o seninle dalga geçiyor! | Open Subtitles | تباً ، أنت تعطيه أمر بعدم التعرض ، وهو يسخر منك |
Karı kocayı ölene kadar bıçaklamak sanki evlilik bağıyla dalga geçiyor gibi. | Open Subtitles | تجريح رجل و زوجته حتى الموت و كأنه يسخر من رابطتهما الزوجية |
Benim için önemli olduğunu biliyordun. Herkes bana gülüyor. | Open Subtitles | تعرف كم يعنى هذا لى، مع كلّ شخصِ يسخر مني |
Herkes bu fikirle alay ediyordu oysa. | Open Subtitles | فكرة من الهواء هكذا ؟ فكرة يسخر الجميع منها |
Gülümseyince de öyle bir gülümsüyor ki alay ediyor sanki kendisiyle şaşıyormuş gibi kendi aklına gülümseyerek bir şey bulabildiği için. | Open Subtitles | كأنه يسخر من نفسه، محتقراً روحه إذ أن شيئاً ما دفعها للابتسام |
Ben ona muhalif senatörlerin lideriyim ve oğlum özel davetlerde, şimdi de ortalık yerde onunla alay ediyor. | Open Subtitles | انا اقود اعضاء مجلس الشيوخ الذين يعارضوه وابني يسخر منه في المادب الخاصة والان يذله علنا |
Sen gelmeden önce herkesin alay ettiği çocuklarız biz. | Open Subtitles | نحن الأولاد الذين كان الجميع يسخر منهم قبل مجيئك |
Herkes o işçilerle dans etmenle alay ediyor. | Open Subtitles | الكل يسخر منك وأنت ترقصين مع هؤلاء العمال |
Bay Bratcher'in dediğine göre, Rainey'in ifadesiyle asla dalga geçmemiş. | Open Subtitles | قال السيد براتشر أنه لم يسخر أبدًا من إفادة ريني |
Mizah ile yapılabilecek en kolay şey, ve tamamen olması gereken bu, bir dostun düşman ile dalga geçmesidir. | TED | أبسط شيء يمكن فعله باستعمال الدعابة، وهو مباح تماما، هو صديق يسخر من عدو. |
Gürültücü, içeceğini üzerinize döküyor, ve takımınızla dalga geçiyor. | TED | إنه يصرخ، إنه يسكب شرابه عليك، وهو يسخر من فريقك. |
Belki partneriniz can acıtıcı bir şekilde sizinle dalga geçer, eğlence olsun diye size zarar veren şakalar yapıp hikâyeler anlatırlar. | TED | ربما يسخر منك شريكك بطرق مؤذية، أو ربما يروون قصصًا ونكات لإضحاك الناس على حسابك. |
Bir jeolog arkadaşım benimle hep dalga geçerdi mağaralara girmekten korktuğum için. | Open Subtitles | لدي صديق جيولوجي ودائماً ما كان يسخر مني لأنني أخاف من دخول الكهوف |
Bu kentteki herkes hatta horozlar bile bize gülüyor. | Open Subtitles | ، كل شخص فى البلدة يسخر مننا . حتى الديوك |
Aptal İnternet... Bütün Dünya Bana gülüyor... | Open Subtitles | تلك الإنترنت الغبية، العالم بأكمله يسخر مني |
Kimse sana gülmüyor. | Open Subtitles | ليس هنالك من يسخر منك |
Tanrının bana yaptığı bir şaka. | Open Subtitles | انا النكتة الذي يسخر الله منها مرحبا بالجميع |
Pislikler böyle güler. | Open Subtitles | هذه هى الطريقه التى يسخر بها الفيتناميون |
Zaten zar zor gülen o suratıyla herif her an kahkahadan kopacak gibi. | Open Subtitles | خلف هذا الوجة . يسخر منا بشدة . يمكنه خداعنا فى أى لحظة |
Konuşma şekliyle çünkü bir tür konuşma özrü vardı, ve amcam onu taklit ederdi. | Open Subtitles | وعمى كان دائماً يمزح معه وقد كان دائماً يسخر من طريقه كلامه لإنه كان لديه مشكله في التحدث بطلاقه |
Haftalardır bize kim sataşıyor? | Open Subtitles | الذين يسخر منا أسبوعا بعد أسبوع هنا؟ |
Sıradanlığı alaya alır onu övüp, asil bir şeymiş gibi gösterirken bile. | Open Subtitles | يسخر من الأشياء المتوسطة حتى عندما تختفي تحت مظهر نبيل ومناسب |
Her sabah uyanınca Fidel'in bize güldüğünü düşünüyorum. | Open Subtitles | عندما أستيقظ كل صباح أظن أن فيديل يسخر منا. |
Şimdi orada mağaraların birinde bize gülüyordur. | Open Subtitles | الان هو في احد الكهوف يسخر منا |