Yemek sırasında kapıya bakmayı seviyorum ve açıkçası pizzayı plastik tabaktan yemekten başka hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | وأحب أن أفتح الباب أثناء العشاء وبصراحة لاشئ يسعدني أكثر من أن أأكل البيتزا بصحن كرتون |
Çünkü ikiniz benim yıldızımsınız... ve hiç bir şey beni gelecek yıI ikinizin bu mevki ye sahip olması kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | لأن كلتيكما أبطالي المفضلين... ولاشيء يسعدني أكثر من قيام واحدة منكن... باستلام المكتب في السنة القادمة |
Hadi gerçekçi olalım. Başka hiçbir istek beni bu kadar mutlu edemezdi. | Open Subtitles | وحقيقة، لم يكن هناك طلب يسعدني أكثر من هذا. |
Yani bir doğaüstü olayı tecrübe edebilseydim ya da tünelin sonundaki o anlık ışığı bir an bile olsa görebilseydim benden daha mutlusu olmazdı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه لا شئ يسعدني أكثر من التعرض لتجربه واحده غريبة روحانيه مثل رؤية ضوء خافت في نهاية نفق مظلم |
Yani bir doğaüstü olayı tecrübe edebilseydim ya da tünelin sonundaki o anlık ışığı bir an bile olsa görebilseydim benden daha mutlusu olmazdı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه لا شئ يسعدني أكثر من التعرض لتجربه واحده غريبه روحانيه مثل رؤيه ضوء خافت في نهاية نفق مظلم |
Sevgilim, hiçbir şey beni, büyük açılışta yanımda olman kadar mutlu edemez fakat önceliğimiz Warleggan varisinin sağlığı olmalı. | Open Subtitles | عزيزتي، لا شيء يسعدني أكثر من وجودك بجانبي خلال الافتتاح الكبير لكن يجب أن تكون أولويتنا سلامة وريث آل (وورلغين) |