ön bilgi vermek istemeyiz. Onların gücü hissetmelerini isteriz, | TED | بمفهوم للقوة، أردناهم أن يشعروا بالقوة، |
Önce birkaç yara bandı yapıştıralım bizi yalnız bıraktıkları için kendilerini kötü hissetsinler. | Open Subtitles | أولاً لنضع بعض الضمادات كي يشعروا بالحزن على ذهابهم |
Bazıları hiçbir konuda böyle şeyler hissetmezler. | Open Subtitles | بعض الناس لا يشعروا بهذا تجاه أي شئ. |
Aynen öyle, ve işin en kötü yanı bizi davet etmek akıllarına bile gelmediği için kötü dahi hissetmediler. | Open Subtitles | وكان أسوء ما في الأمر هو.. أنهم لم يشعروا أنه موقف غريب لأنه لم يخطر على بالهم أصلًا أن يقوموا بدعوتنا |
Arkadaşların öyle hızlı ölecekler ki hiçbirşey hissetmeyecekler. | Open Subtitles | سيموت أصدقائم بسرعة, و لن يشعروا بشيء |
Yanınızda tamamen güvende hissetmeli. | TED | وأن يشعروا بالأمان التام أثناء حديثهم معك. |
Çocukların çelişkileri hissetmesi çok kolaydır... ve bu ebeveynlerinden şüphe duymalarına neden olur. | Open Subtitles | من السهل على الأطفال أن يشعروا بالتناقض و هذا يشجعهم على مراجعة الآباء |
Çocuklar içerideyken, iyi hissetmeleri lâzım yoksa kötü anılarını unutamazlar ve verimsiz olurlar. | Open Subtitles | أيضاً, الصبية هناك يجب أن يشعروا بالراحة, وإلا فإنهم سيكرهون المكان |
diyor. Seyircinin hissetmesini istediği duyguyu kendisi yaşayarak gösteriyor. | TED | إنه يمثل للجمهور ما يريدهم أن يشعروا به. |
Adamlarımız halen bizim emrimizde olduklarını hissetmeliler Japonların değil. | Open Subtitles | رجالنا يجب أن يشعروا أنهم لايزالون تحت قيادتنا نحن وليس من قبل اليابانيين |
Ama ben insanların yaptığım işi içgüdüleriyle hissetmelerini istiyordum, çünkü bende içimden geleni resmediyordum. | TED | ولكني أردت الناس فعليا أن يشعروا أعمالي من صميمهم، لأني رسمتها من الصميم. |
Makul bir sebeple bile olsa, kandırılmış hissetmelerini istemeyiz, değil mi? Hayır, hayır. | Open Subtitles | لا نريدهم ان يشعروا بالغش حتى ولو كان السبب انسانى |
Evet, ben de onların benim burada hissettiğim mutluluğu hissetmelerini istiyorum. | Open Subtitles | .... أجل, أريد من أجلهم أن يشعروا القناعة التي أشعر بها... |
Çocuklar kendilerini güvende hissetsinler diye söylediğimiz bir yalan. | Open Subtitles | انه أمر نخبره فقط بالأطفال لكي يشعروا بالأمان |
Çocuklar rahat hissetsinler diye ayırdığımız odayı diyorum. | Open Subtitles | تعرف الغرفة التي وضعناها خصيصاً للأطفال لكي يشعروا فيها بالأمان |
Ayılar düşünmezler, hissetmezler. Demek istediğim onlar... | Open Subtitles | لا يفكروا لا يشعروا انا اقصد انهم |
Çık dışarı! Hiç Polonyalı gibi hissetmediler. | Open Subtitles | أخرج أنهم لم يشعروا قط بالبولنديين |
Hiçbir şey hissetmeyecekler. | Open Subtitles | لن يشعروا بأي شئ. |
Orası neredeyse 2000 kişilik bir yer izleyen herkes beni onlardan biri gibi hissetmeli! | Open Subtitles | هناك 2،000 مقعدا في هذا المكان ويجب عليهم جميعا أن يشعروا أنني واحدة منهم |
Bir erkeğin böyle hissetmesi aptalca. | Open Subtitles | من الحماقة للرجال أن يشعروا هكذا |
Milletleri için, kendilerini daima göreve hazır hissetmeleri, onların ödeviydi. | Open Subtitles | وأنه واجب عليهم أن يشعروا طوال الوقت أنهم فى خدمة الوطن |
Ben o çocuklara nasıl davranılacağını biliyorum. Ben onların rahat hissetmesini... | Open Subtitles | أعرف كيف أُعامل هؤلاء الرفاق أريدهم أن يشعروا |
Dehşeti kalplerinde hissetmeliler. | Open Subtitles | يجب أن يشعروا بالذعر في قلوبهم |
İnsanlar paralarını biriktirmeyi öğrendi bu yüzden ekonominin güçlü kılıcının batmasını hissetmiyorlar. | Open Subtitles | لقد تعلم الجميع كيفية ادخار أموالهم حتى لا يشعروا بلدغة سيف الاقتصاد الجبار. |
Ve kaçırdıkları değerli anlar için hiç de suçlu hissetmezlerdi. | Open Subtitles | دون أن يشعروا بالذنب حول اللحظات الثمينة التي افتقدوها |
Hayır, beni ısırdıklarında ne hissettiklerini çok iyi biliyorum. Çünkü seninle her birlikte olduğumuzda böyle hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف بالتحديد ما الذي يشعروا به عندما بعضونني أشعر بذلك في كل مرة نكون سوياً |
Bu yüzden bu fantezileri uyduruyorlar; yaşamlarına devam etmek için, yaşadıklarını hissetmek için. | Open Subtitles | لذا عليهم اختلاق مثل هذه القصص, حتى يشعروا بالإثارة فيها, ويشعروا بأنهم أحياء. |