Bu, her gün kulaklarımda dolanan sesti ve bu sesi; her kız, her gün toplumun yapmalarını istediği bir şeyi yapmadıklarında duyuyordu. | TED | كانت هذه هي الموسيقى التي أسمعها كل يوم وهي الموسيقى التي تسمعها الفتيات كل يوم عندما لا يفعلن ما يطلبه منهن المجتمع |
Şimdi beni dinleyin! İstediği birşey olursa temin etseniz iyi olur! | Open Subtitles | استمع الآن ، أيا كان ما يطلبه نفذوا له ما يريد |
Bay Schindler ne isterse, onu yapabilir. Çok vasıflı işçidir. | Open Subtitles | يستطيع أن يفعل ما يطلبه السيد شندلر هو ماهر جدا |
Metal kazanlar, depolar kısaca Bay Schindler ne isterse onu yapar. | Open Subtitles | يستطيع صنع علب من القصدير و يصنع خزانات يستطيع أن يفعل ما يطلبه السيد شندلر هو ماهر جدا |
Bir aday olarak Stash, kabul görmüş çete üyelerinin dediğini yapmak zorunda. | Open Subtitles | بما انه خادم , ستاش ملزم بفعل أي شيئ حامل الشارة يطلبه منه |
Otomatik silahlı adamlar ne derse onu yaparım. | Open Subtitles | أنفّذ ما يطلبه مني رجال يحملون أسلحة نصف أوتوماتيكية |
O andan itibaren Bay Calloway'in istediği her şeyi yaptım. | Open Subtitles | منذ تلك اللحظة كنت افعل كلّ شيء يطلبه السّيد كالواي |
Şu anda kolektivistlerin, aynı dünyanın yok edildiği gibi sizden, yok etmenizi istediği budur. | Open Subtitles | وذلك ما يطلبه منكم اليوم الجمعيون أن تدمروه كما لم تدمر الأرض من قبل |
Bu onların uzmanlığı değil hisse sahiplerinin onlardan istediği bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما يطلبه منهم أصحاب أسهمهم ليفعلوه. لذا أعتقد أنهم تعدوا حدودهم |
Efendilerinin gitmelerini istediği yön neresi olursa olsun teşvik edilmeye açıktırlar. | Open Subtitles | يجعلون أنفسهم عرضة للوخز في أيّ اتجاه يطلبه سادتهم |
Karşılığında istediği tek şey temiz çarşaflar ve uyuşturucudan kafayı bulmuş fahişenin üzerindeki kusmukları temizlememdi. | Open Subtitles | وكل ماكان يطلبه بالمقابل، تنظيف الملاءات وتنظيف القيء من العاهرة مدمنة العقاقير |
Bize yardım etti, yaralandı ama bu ne isterse yapacağının anlamına gelmez. | Open Subtitles | لقد ساعدنا وهوا مُصاب ،لكن هذا لا يعني أنه عليكي ان تفعلي كل ما يطلبه منكِ |
Nereye isterse oraya taşıyacaksın. Anladın mı? | Open Subtitles | سوف تحمله إلى المكان الذي يطلبه هل تفهم؟ |
Nereye isterse taşıyacaksın. Anladın mı? | Open Subtitles | سوف تحمله إلى المكان الذي يطلبه هل تفهم؟ |
- Indy, lütfen, dediğini yap! | Open Subtitles | إندى , أرجوك إفعل ما يطلبه منك |
Simdi bir köpek gibi ve sadece isveçliler ne derse onu yapiyor. | Open Subtitles | الآن مثل الكلب يفعل ما يطلبه منه السويدييون |
Kızcağızım, bittim ben ve her ne istiyorsa benden vermeye geldim. | Open Subtitles | يا طفلتى , لقد أنتهيت وأتيت لأعطية أى شئ يطلبه |
Onunla tanışıklığımız öyle bir düzeyde ki onun istediklerini yaptıracak birçok kişi bulabilirim. | Open Subtitles | إن معرفتي بهذا الشخص تؤهله بأن يقنع الناس بأن يفعلوا ما يطلبه |
Belirli bir süre içinde talep gören neyse... çöpçülerde onu toplar. | Open Subtitles | يجمعون ما يطلبه السوق و في جميع الأوقات يوجد هنا تجار إعادة تدوير بالجملة و يكون هذا ما قاموا بجمعه |
Öğlen yemeği yediler çünkü Kont'un sipariş ettiğini duydum. | Open Subtitles | أنا علمت انهم تناولوا الغداء لأنى سمعت الكونت يطلبه |
Bu yüzden Papaz Mather ne diyorsa yapın, duruşmada John Alden aleyhine ifade verin. | Open Subtitles | لذا قوموا بما يطلبه منكم الكاهن ماذر وتكلموا ضد جون ألدن في المحاكمة |
Senden her istediğini yapmak durumunda kalırsın. | Open Subtitles | إذا كان يريد إهداؤك إياها؟ لأنه يضعك في موقف أنك ستفعلين كل ما يطلبه |
- Eğer bu adamın dediklerini yapmazsak ve polise gidersek bilgilerimizi en yüksek fiyatı verene satacak. | Open Subtitles | إذا رفضنا أن نفعل ما يطلبه مننا و ذهبنا للشرطة فهو سيبيع معلوماتنا لمن يدفع أكثر |
Lütfen, ben Psikiyatrım. Size söylediklerini yapın. | Open Subtitles | ارجوكى ، اننى طبيبة نفسية فقط افعلى ما يطلبه منك |
Bu sanki... başka ülkelere dilenci çanağımızı bırakıyoruz gibi gözükür onlar bize ne yapmamızı söylerse tam olarak yapıyoruz ve o zaman bunun için onları hor görüyoruz. | Open Subtitles | يبدو إننا نخدم البلدان الأخرى و نفعل ما يطلبه مننا تماماً. و نحن نحتقرهم لهذا السبب. |