"يعانون من" - Traduction Arabe en Turc

    • sahip
        
    • muzdarip
        
    • li
        
    • olan insanların
        
    • hastası
        
    • hastalığı
        
    • mücadele
        
    • sinir zedelenmesinden
        
    Bazı hayatta kalanlar görme engelli, diğerleri nörolojik engellere sahip. TED إن بعض الناجين عمياء وآخرين يعانون من الإعاقات العصبية
    Fakat, nüfusun yüzde 20'si iğne korkusuna sahip. TED ومع ذلك ، 20 بالمئة من نسبة السكان يعانون من شيء يسمى بـ رهاب الإبرة.
    jet lag'den muzdarip oluyor. Pekala burada kimde jet lag var? TED يعانون من اضطراب ما بعد السفر الجوي. من يعاني منه هنا؟
    Birçoğunuzun bildiği üzere ADHD'li bireyler aynı zamanda öğrenme güçlüğü çekmektedirler. TED كما يعلم الكثير منكم ، أن الأشخاص المصابين باضطرابات فرط الحركة وتشتت الإنتباه يعانون من صعوبات في التعلم
    Ruhsal bozuklukları olan insanların tedavisi sevgiyle olur. Open Subtitles الأشخاص الذين يعانون من الإضطربات النفسية بـ حاجة إلى العلاج القائم على الحب
    Bunlar, düzenli kan nakli ihtiyacı olan bir aplastik anemi hastası için. Open Subtitles وهذا هو لشخص يعانون من فقر الدم اللاتنسجي الذي يحتاج نقل العادية.
    Ve hayatlarına akıl hastalığı bir şekilde girmiş olanlar bunun ne kadar zorlayıcı olabileceğini bilirler. TED وان كان منكم من يحتك بمن يعانون من المشاكل العقلية فانتم تعرفون كم هو صعب هذا الامر ..
    Bu bilgi doğum sonrası depresyon ve psikoz ile mücadele eden kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, aile doktorları ve hastalar ile paylaşılamaz mı? TED أليس من الواجب أن توضع هذه المعلومات في أيدي أطباء أمراض النساء والتوليد وأطباء العائلة والمرضى الذين يعانون من اكتئاب وذهان ما بعد الولادة؟
    Bunlar zaten sinir zedelenmesinden sıkıntı çeken riskli hastalar ve acil tıbbi müdahale edinemiyorlar. TED هؤلاء المرضى فعلًا في خطر يعانون من تضرر الأعصاب، ولا يحصلون على علاج طبي فوري.
    Onlar, hastalığa sahip ya da savunma sistemlerini zayıflatan ilaçlar alan bizim ailemiz, bizim kardeşlerimiz, bizim tanıdıklarımız. TED وهم أباؤنا وأخواتنا، ومعارفنا، الذين ربما يعانون من مرض ما أو يتلقون علاجًا يؤدي إلى إضعاف مناعتهم.
    O, hastalıklara ırksal yaklaşımı açıkladı ve farklı ırkların farklı hastalıklara sahip olduğunu, yaygın hastalıkları farklı şekilde deneyimlediğini açıkladı. TED وعزز المفهوم العرقي للمرض، بأن الأشخاص من أعراق مختلفة يعانون من أمراض مختلفة ويعانون من الأمراض الشائعة بشكل مختلف.
    Striatumda yanlış bağlantının kanıtı olan tiklere sahip olduklarını TED اعتقدتُ بأنهم يعانون من التشنجات، كدليل على سوء توصيل الجسم المخطط.
    Dünya üzerinde nadir rastlanan genetik mutasyona sahip bir avuç insan için uykusuzluk, kaçınılmaz bir gerçek. TED لدى عدد قليل من البشر مرض نادر ينجم عن طفرة وراثية حيث يعانون من الأرق يوميا.
    Kötü beslenen ancak sevilen çocuklar, iyi beslenen ancak sevgi bakımından eksik olan çocuklara göre daha iyi sonuçlara sahip. TED الأطفال الذين يعانون من سوء التغذية ولكن يتمتعون بالكثير من المودة نتائجهم أفضل من الأطفال حسني التغذية وذوي المودة الأقل.
    Ve yola çıktım ve depresyonda muzdarip bir insanın ardından bir diğeriyle görüştüm. TED و بدأت بالخروج لمقابلة الناس شخص تلو الآخر ممن كانوا يعانون من الاكتئاب.
    Lepradan muzdarip bir grup hastalıklı adamı bir araya topladık. Open Subtitles لقد شكلنا مجموعة من رجال مرضى يعانون من المهق الأبيض
    Aslında OKB'li pek çok kişi obsesyonları ve kompulsiyonları arasındaki ilişkiyi oldukça iyi anlar. TED العديد من الأشخاص الذين يعانون من الوسواس القهري يدركون العلاقة بين هواجسهم و دوافعهم القهرية بشكل جيد.
    Karaciğer hastası olan insanların enfeksiyon riski fazladır. Open Subtitles الاشخاص الذين يعانون من فشل كلوي تزيد لديهم مخاطر الاصابه بالمرض
    Ve onun, gıdasızlık şikayetiyle gelip reçetelerine yiyecek yazılmaya başlanan pek çok hastası oldu. TED وكان العديد من مرضاه يعانون من سوء التغذية حيث بدأ بوصف الطعام لهم.
    Çinli yetişkin nüfusun sadece %0.67'sinde diyabet hastalığı vardı. TED فقط 0.67 بالمئة من سكان الصين البالغين كانوا يعانون من السكري.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus