| İnteraktif bir insan zekası geliştiriyoruz. dünyayı değiştirecek. | Open Subtitles | نحن نطور جهاز ذكاء صناعي سوف يغير العالم أجمع.. |
| Veya sıradaki büyük şeyi arayabiliriz. dünyayı değiştirecek olan büyük sıçramayı. | Open Subtitles | شئ قادم سيشكل قفزة للأمام، وسوف يغير العالم. |
| Inancımız şu ki bir kişinin hareketleri çok şey değiştirebilir, ama herkesin bir araya gelmesi dünyayı değiştirebilir. | TED | أنها مبنية على إعتقادنا بأن عمل شخص واحد يمكن أن يغير الكثير، لكن اعمال اشخاص عديدون سوياً ككتلة يمكن أن يغير العالم. |
| Bir kişi, doğru yer ve zamanda kullanacağı tek kurşunla dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | رجل واحد يمكن أن يغير العالم برصاصة واحدة في المكان المناسب. |
| Al Gore dünyayı değiştirmek üzere yola çıktığında bunu tek başına yapmadı. | TED | عندما اراد ال جور ان يغير العالم من جديد لم يفعلها بنفسه |
| Her zaman birinin bu dünyayı değiştirebileceğini hissetmişimdir. | Open Subtitles | ـ بإستطاعة اي شخص ان يغير العالم |
| Yani, dünyayı değiştirebilecek bir şey için riske girmeye hazırım. | Open Subtitles | أقصد أني مستعد لتلقي رصاصة من أجل شيء قد يغير العالم |
| yeterince denemiş olsalardı, dünyayı değiştirecek birileri gibi hissetmenlerini sağlayabilirdi. | Open Subtitles | لقد جعلني اشعر انه يمكن لأي احد ان يغير العالم اذا حاول بشدة |
| - dünyayı değiştirecek! - Ve Alec, bunu sen yapacaksın. | Open Subtitles | هذا سوف يغير العالم و أليك ، أنت سوف تغير ذلك |
| Eğer gösteriler dünyayı değiştirecek olsaydı ben binlerce gösteri yapmıştım. | Open Subtitles | إذا كان الإحتجاج قد يغير العالم, لكنتُ قد فعلته منذ زمن. |
| Bugün başaracağımız şey dünyayı değiştirecek. | Open Subtitles | ما سيحدث اليوم سوف يغير العالم |
| dünyayı değiştirecek olan şey, insanlara ve dünyaya olan sevgidir. | Open Subtitles | ما يغير العالم هو حب الناس و العالم |
| Çünkü çözüm, bu sıradan insanlarda. Çok sıradan biri dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | لأن هؤلاء البشر العاديين هم المفتاح شخص عادي واحد يمكنه أن يغير العالم |
| Bazen sanat dünyayı değiştirebilir. | TED | بطريقة ما يمكن للفن ان يغير العالم |
| Böylesine bir icat, dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | مثل هذا السر يمكن أن يغير العالم |
| Hipnoz dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | التنويم المغناطيسى يجب أن . يغير العالم |
| dünyayı değiştirmek için bilgisayarla pakette barbekü sosu arasında dağlar kadar fark var. | Open Subtitles | هناك فرق شاسع بين كمبيوتر يغير العالم وصلصة باربيكيو في كيس |
| Baksana, bazıları da gitarla dünyayı değiştirmek istiyor. | Open Subtitles | أنظر لشخص يريد أن يغير العالم بــ "غيتار" |
| dünyayı değiştirmek. | Open Subtitles | أراد أن يغير العالم |
| O gerçekten de dünyayı değiştirebileceğini düşündü. | Open Subtitles | هو إعتقد فعلا انه يستطيع ان يغير العالم |
| Bazı zamanlarda karşımıza dünyayı değiştirebilecek insanlar çıkar. | Open Subtitles | ترين ، بين الحين و الآخر أحدهم يمر عن طريقنا سوف يغير العالم كما نعرف |
| Bebeğim, benim bunu onaylamam, yaşadığımız dünyayı değiştirmeyecek. | Open Subtitles | عزيزتي، موافقتي على ذلك لن يغير العالم |