"يقارن" - Traduction Arabe en Turc

    • yanında
        
    • kıyaslanamaz
        
    • karşılaştırılamaz
        
    • kıyasla
        
    • mukayese
        
    • kıyaslandığında
        
    • boy ölçüşemez
        
    • karşılaştırıldığında
        
    • yaklaşamaz
        
    • kıyaslanmaz
        
    • gibisi
        
    • karşılaştırır
        
    • kıyaslanamazdı
        
    • karşılaştırınca
        
    • kıyaslanamayacak
        
    Kötü bir uyuşturucu yolculuğu "Ladder"'ın etkisi yanında hiç kalır. Open Subtitles ، حتى الرحلة السيئة، وصدقني ، كان لدي نصيبي لكن لا يقارن إلى غضب السلّم
    Çetelerin bu gençler üzerindeki gücünü kırmanın yanında bu hiçbir şey değil. Open Subtitles ذلك لم يقارن مع تحطيم قوتهم لجلب الأولاد للعصابات
    Nano Ülkesi'ndeki suyla kıyaslanamaz bile. Open Subtitles . إن هذا الماء لا يقارن بالماء الموجود في بلاد النانو
    Senin gitarın, kardeşinin yılan dansıyla kıyaslanamaz. Open Subtitles لا ، أعتقد أن عزفك على الجيتار لا يقارن برقصة الثعبان التي ترقصها أختك
    Hapisle karşılaştırılamaz, biliyorum ama... anlayabiliyorum... ve bunu seninle paylaşabilirim. Open Subtitles وأعلم أن هذا لا يقارن بمعاناتك فى السجن ولكن يمكنني أن أتفهم ويمكنني أن أشاركك هذا
    Dostum eğer sana bir şey söylersem yaptıkların onun yapacaklarına kıyasla çocuk oyuncağı kalır.. Open Subtitles هذا لا يقارن يا صاح بما سيصيبني لو انني أخبرتك
    Ve bana güvenin, burası evin geri kalanıyla mukayese bile edilemez. Open Subtitles و ثقوا بي ، لا يوجد شئ يقارن بباقي المكان هنا
    Elimizdeki değneğin gücüyle kıyaslandığında, aşk nedir ki? Open Subtitles بماذا يقارن الحب بقوة العصى السحرية التى لدينا؟
    O zaman feda ettiklerinin, kazandıklarının yanında bir hiç olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles ذلك الصوت سيبهت عندما تدرك أنّ ما تتركه لا يقارن بشيء بما ستكسبه
    Acı masada kalma riskinin yanında hiçbir şey. Open Subtitles و هو أمر لا يقارن بم ستواجهه على الطاولة
    Üzgünüm. Üstesinden gelmem gereken daha büyük bir sorunum var zaten, bu onun yanında hiç. Open Subtitles لا عليك، بالنسبة للكثير من الأشياء التي علي مواجهتها، هذا لا يقارن بشيء
    Kızıma yaptığın şey seninkini bulduğumda yapacaklarımla kıyaslanamaz. Open Subtitles الذي فعلته بإبنتي لن يقارن بما سافعله عندما أجد إبنتك
    Oradaki pislikle kıyaslanamaz bile bu. Open Subtitles لا شيء يقارن بالفوضى التي عليك أن تنظفها في الأعلى
    Ama ne yaparsam yapayım senin kendine verdiğin acıyla kıyaslanamaz. Open Subtitles , لكن مهما كان ما سأفعله لا يقارن بما تفعله لنفسك , صحيح؟
    "Düşesler içinde karşılaştırılamaz bir güzellik ve kişilikte" olduğunu yazıyor. Open Subtitles :لقد كتب ليس هناك من قد يقارن بالدوقة سواء في الجمال أم في الحسب
    Şeytanın cehennemde yapacaklarıyla karşılaştırılamaz. Open Subtitles لا يقارن بما ستفعله بك الشياطين في الجحيم
    Şu an çektiğiniz acı, ateşin içinde çekeceğinize kıyasla, hiçbir şey. Open Subtitles الألم الذي تعانيه الآن سوف لن يقارن بآلام النار
    Bu rakamı görüntüye dökmek için burada 40,000 örümcek türünü 400 memeli ile mukayese eden bir tablo var. TED لتوضيح هذا الرقم في الإطار العام ، يقارن هذا الرسم بياني بين 40،000 نوع من العناكب بالـ 400 نوع من الرئيسيات.
    Ama bizim ilk öpücüğümzle kıyaslandığında bu daha hiçbirşey. Open Subtitles لكن هذا لا يقارن بالقبلة الأولى
    Tamam, Roger korkunç olabilir, ama Pete ile boy ölçüşemez bile. Open Subtitles روجر كان مخيفا ولكنه لا يقارن ببيت كارني
    Evet, ben çalarım ama bu onun yaptığıyla karşılaştırıldığında resmen bir hiç. Open Subtitles ؟ أنا ربما أسرق الأشياء. ولكن لا شئ يقارن بما فعله هو.
    Gösterişe sırt çevirip tevazu süsüyle nurlanan vahşi çiçekler gibisiniz ama Süleyman peygamber bile tüm ihtişamı içinde sizin görkeminize yaklaşamaz. Open Subtitles أنتم كتلك الزهورِ البرّية لا فائدة منها ولكن أقول لكم يا أحبائي مُلْك سليمان بعظمته لا يقارن بما ينتظركم
    İnsanlara ne yaparlarsa yapsınlar sen ve benim gibi hainlere yaptıklarıyla kıyaslanmaz. Open Subtitles أيّاً يكن ما سيفعلونه بالبشر، فهو لا يقارن بما سيفعلوه للخائنين مثلي و مثلك
    Maç akşamı NBA sahnesi gibisi yoktur. Open Subtitles لاشيء يقارن بملعب دوري المحترفين في ليلة المباراة
    Bunun için, kaynağı boşlukta bulmak için iki kulağa gelen sesleri karşılaştırır. TED لتحقيق ذلك فهو يقارن الأصوات الآتية إلى الأذنين لتحديد المصدر في الفراغ.
    Hiçbiri Stonewall'la kıyaslanamazdı bile. O olsaydı, Vicksburg hâlâ bizim olurdu. Open Subtitles لا أحد منهم قد يقارن بالعجوز (ستون ووال)، لو كان موجود لكنا نملك (فيكسبرج) الآن
    Quick Stop'la karşılaştırınca burası kıç yalar. Open Subtitles هذا المكان , لعين لا يقارن بمحل التوقف السريع
    Geçen yılın sonuçlarıyla kıyaslanamayacak kadar başarılı olduk. Open Subtitles كان ناجح جداً , لا يقارن مع نتائج السنة الماضية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus