"يكنس" - Traduction Arabe en Turc

• süpürüyor
• süpürdü
• süpüren
• süpürüp
• süpürmüş

Baban cadde süpürüyor diye kendini kötü mü hissediyorsun?
تشعـر بالأسى على نفسك لأن والدك يكنس الشوارع ؟

Birisi margarita karıştırıyor veya oda süpürüyor sanmışlar.
ولكنهم ظنّوا أن أحداً كان يخلط خمر المارغريتا أو يكنس المكان

Kaldırımları süpürüyor, hatta bazen bu salonu da.
كما يكنس الأرصفة وأحيانا الحانات

Sonra evini tekrar süpürdü.
و بعد ذلك يكنس مجدداً

Yerleri süpüren şu adam... - ...benim için mi çalışıyor? - Onu daha önce gördün mü?
هذا الرجل الذى يكنس الأرضية هل رأيته هنا من قبل ؟

Daha sonra her yeri süpürüp, arsasını gerip alıp kızına Yahudi oğlan hakkında ne kadar haklı olduğunu...
ثم هو كان ينوي ان يكنس للداخل ويستولي على أرضه مرة أخرى, ويعرض فتاته الصغيره كيف كان محقا

Mayfield Heights'tın hademesi... kazanan bileti süpürmüş anlaşılan.
وجد التذكرة الفائزة وهو يكنس إنها قصة حميمية

Baban arkadaşın Charles'ın babası Raymond da dahil olmak üzere kasabadaki herkes gibi iflasını ilan etmektense, parasının son kuruşuyla yanında çalışan ve iş yaptığı herkese borcunu ödediği için yolları süpürüyor.
والدك يكنس الشوارع لأنــه أخذ كـل سنت عنده و استخدمــه في تسديد دين كـل رجل و امرأة يدين لهم بـدلا من إعلان الإفلاس مثل الجميع (بالمدينة ، بمـا فيهم والد صديقك (ويلبــر

Yüzbaşı Junuh, babam yolları süpürüyor.
إنه يكنس الشوارع ، كابتن (جونــا)

Hayır dedi. Bu yüzden, süpürüyor.
لذلك فهو يكنس

Evi süpürdü, çamaşırları yıkadı.
يكنس ويرتب الغسيل

- Kumsalımdaki döküntüleri süpüren adam.
الرجل الذي يكنس شاطئي.

Tıpkı birilerinin, yerleri süpürüp bulaşık yıkamıyor olsaydı yapacağı gibi.
هذا تماماً ما يمكن لأحد الأشخاص فعله لولا أنه يكنس الشعر ويغسل الأطباق.

Babalık'ın Berber Dükkanı'nı süpürmüş adam mı yoksa duyduğuma göre Seagate Hapishanesi'nden kaçmış eski polis Carl Lucas mı?
هل كان يكنس صالون حلاقة"بوب", أم أنه شرطي سابق تجول إلى مجرم, واسمه"كارل لوكاس", والذي سمعت أنه هرب من سجن"سيغيت"؟