Dürüst olmak gerekirse, sizi uyarmanın uygun olduğunu hissediyorum, burada kimse sizin küçük reality show'unuzun bir parçası olmak istemiyor. | Open Subtitles | بصراحة، أشعر بأنّه ملائم لتحذيرك لا أحد يريد أن يكون جزء من برنامجك |
Bu sebeple Star Wars, Noel Özel Programı'nın bir parçası olmak zorunda. | Open Subtitles | لذلك . حرب النجوم لابد أن يكون جزء من عرضنا |
Evet, sağlam bir miras bıraktın. Hangi çocuk bunun bir parçası olmak istemez? | Open Subtitles | نعم، حسناً ، لقد تركت أسطورة رائعة من لايودُ أن يكون جزء من ذلك؟ |
Bir araştırmacı olarak dünya genelinde çocuk ve yetişkinlerde tekrarlanan bir etkiye rastlayacak kadar şanslıysanız Bu insan doğasının bir parçası olabilir mi diye merak etmeye başlarsınız. | TED | والآن، كباحثة، لو كنت محظوظ كفاية لتتعثر في تأثير يكثر حول العالم في الأطفال والبالغون ستبدأ في التساؤل هل يمكن لذلك أن يكون جزء من طبيعة الإنسان؟ |
Jensen'ı ve adamlarımı orada kendi başlarına bırakmalarını, ya da bir adım atıp çözümün bir parçası olmalarını söyle. | Open Subtitles | بإمكانه إما ان يترك (جينسين) و عملائي هناك أو يتحرك و يكون جزء من الحل |
Yerin üstünde gördüğümüz bütün organizmanın sadece bir kısmı olmalı. | Open Subtitles | ما يمكننا أن نراه أعلى الارض يجب أن يكون جزء من الكائن الحي كله. |
O gitti, çünkü gerçek bir ailenin parçası olamayacak kadar zayıf ve korkaktı. | Open Subtitles | هو غادر لأنه كان ضعيف جدا و خائف ان يكون جزء من عائلة حقيقية |
Çocuğu güvenli sayılan bir yerden kaçırmak ritüelin öneml bir parçası olmalı. | Open Subtitles | حسنا, إختطاف الطفل من مكان فيه السلامه مفترضه يكون جزء من عنصرا أساسيا من الطقوس له |
Bu ailenin bir parçası olmak büyük şans, leydim. | Open Subtitles | أعتقد أن أي شخص سيكون محظوظا كي يكون جزء من هذه العائلة، يا سيدتي. |
Amaçlarına ulaşmak için onu zorlayacaklardı ve o, bunun bir parçası olmak istemedi. | Open Subtitles | لقد أجبروه لمساعدتهم لتحقيق هدفهم وهو لم يكن يريد أن يكون جزء من ذلك |
Ne? Onu duydun. Bu ailenin bir parçası olmak istemiyor. | Open Subtitles | هو لا يريد أن يكون جزء من هذه العائلة |
Sana "tekrar hayatının bir parçası olmak istiyorum" dedi. | Open Subtitles | قال بأنه يريد أن يكون جزء من حياتك |
Sana şunu söyleyebilirim, Kimse bunun bir parçası olmak istemez. | Open Subtitles | ... يمكنني القول لكِ لا أحد يريد ان يكون جزء من ذلك |
Yalnızca projenin bir parçası olmak istiyor. | Open Subtitles | فقط يريد ان يكون جزء من الحركة |
Zaferin ve mağlubiyetin bir parçası olmak. | Open Subtitles | لكي يكون جزء من النصر وجزء من الهزيمة |
Bence öpüşme sorunun bir parçası olabilir. | Open Subtitles | وأعتقد أن التقبيل قد يكون جزء من المشكلة |
Bizi kurtarabilecek olan şey insanlıksa doğamdaki zararın ve zaafın üstesinden gelme güdüsü beni en çok korkutan savaşın bir parçası olabilir. | Open Subtitles | "لو كانت البشرية ما قد ينقذنا، إذن التغلب على الضعف والتلف داخلي، قد يكون جزء من هذه المعركة التي تورطت فيها" |
Cinayet üçlemesinin bir parçası olabilir. | Open Subtitles | قد يكون جزء من انتحار ثلاثى |
Jensen'ı ve adamlarımı orada kendi başlarına bırakmalarını, ya da bir adım atıp çözümün bir parçası olmalarını söyle. | Open Subtitles | بإمكانه إما ان يترك (جينسين) و عملائي هناك أو يتحرك و يكون جزء من الحل |
- Bu, fidyenin bir kısmı olmalı değil mi? | Open Subtitles | ربما يكون جزء من مال الفدية، صحيح؟ |
Asla bu dünyanın bir parçası olamayacak. | Open Subtitles | لا يستطيع أن يكون جزء من العالم |
Pazarlık stratejilerinin bir parçası olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون جزء من استراتيجية التفاوض |