Ama eğer eski güç iseniz yapabileceğiniz en önemli şey başkaları sizi işgal etmeden, sizin kendinizi işgal etmenizdir. Şu durumu bir hayal edin | TED | لكن لو أنتم قوة قديمة، الشيء الأكثر اهمية الذي يمكنكم فعله هو احتلال أنفسكم قبل أن يحتلها الآخرون، قبل أن تُحتلوا. |
Sizi oryaa götürmem için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يمكنكم فعله لي، لكي أدلّكم عليهم |
yapabileceğiniz her şeyi yapmıyorsunuz. | Open Subtitles | يبدو أنكم لا تقومون بالقيام بكل ما يمكنكم فعله |
Sana yardım edebiliriz. Ne söyleyecek, ne de yapabileceğiniz bir şey var. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أقوله لا يوجد شيء يمكنكم فعله |
Çok tatlısınız ama ne yapabilirsiniz ki? | Open Subtitles | هذا لطيف منكم . لكن ماذا يمكنكم فعله كي تساعدوا؟ |
Nefesinizi tutup 10'a kadar sayabilir veya su içebilirsiniz ama o his geçene kadar ve hıçkırığın işi bitene kadar yapabileceğiniz bir şey yoktur. | TED | تحبسون أنفاسكم وتعدون إلى رقم 10، أو تشربون الماء وأنتم رأسًا على عقب، ولكن لا يوجد هناك شيء يمكنكم فعله حيالها حتى يمر الشعور وتأخذ الحازوقة مجراها. |
yapabileceğiniz başka bir şey var. | TED | إنّ ما يمكنكم فعله شيئاً آخر. |
Ve sizden, lütfen, buradan uzağa gitmenizi ve yapabileceğiniz radikal bir değişim hakkında düşünmenizi istiyorum , bu büyük değişimi yapmanızı sağlayacak birşey olmalı, ve sonra kendinizi bunu gerçekleştireceğinize tamamen adayın. | TED | وأنا أطلب منكم، رجاءً، لتذهبوا من هنا وتفكروا حول هذا الشئ التغيير الجذري التكتيكي الذي يمكنكم فعله الذي سيحدث الفارق الكبير ثم تلتزموا مائة بالمائة بأن تنفذوه |
Ona yardım etmek için yapabileceğiniz bir şey yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد شيء يمكنكم فعله لمساعدته؟ |
yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | فلا يوجد ما يمكنكم فعله |
yapabileceğiniz sadece bir tek şey var. | Open Subtitles | هناك شئ واحد يمكنكم فعله. |
Ama bana kalırsa, benim için yapabileceğiniz ilk şey tüm o madalyalarınızı, kupalarınızı, çanak-çömlek neyiniz varsa hepsini önünüze çıkan ilk çöp tenekesine atmanız. | Open Subtitles | ولكنبقدرتعلّقالأمربي، أوّل شيء يمكنكم فعله من أجلي... هو أن ترموا كلّ الأوسمة و القبعات و الأموال والمعادن النفيسة... في أكبر صندوق قمامة تجدوه |
Çünkü yapabileceğiniz bir şey yoktu. | Open Subtitles | لأن ليس هناك شيء يمكنكم فعله |
Mitch ve Jamie için yapabileceğiniz en mantıklı şey ilacı hazırlamak için bizimle çalışmanız. | Open Subtitles | أفضل ما يمكنكم فعله من أجل (ميتش) و(جيمي) هو التعاون معنا لتحضير العلاج |
- yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | -لا يوجد شيء يمكنكم فعله |
Yıldırım için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | (ليس هنا ما يمكنكم فعله لــ(ثوندر |
Çok tatlısınız ama ne yapabilirsiniz ki? | Open Subtitles | لكن ماذا يمكنكم فعله كي تساعدوا؟ |