Bana uyar, bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | أعني أنا موافقة مع ذلك يمكنني العيش مع ذلك لكن |
Sanırım bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | .حسناً,أظن أنه يمكنني. العيش مع هذا |
Muhtemelen bir veya iki sırla yaşayabilirim. Üstesinden gelebilirim. | Open Subtitles | نعم ، يمكنني العيش . مع سرّين أو ثلاثة |
Bunun için kızı öldürmem gerek. Bununla bir gün bile yaşayamam. Hele ki ölümsüzlük! | Open Subtitles | يجب أن أقتله ,لا يمكنني العيش مع ذلك ليس حتي ليوم أنسي أمر الأبدية |
Tamam, içeride tam olarak ne yaptığımı biliyor olması gerçeğiyle yaşayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني العيش مع حقيقة أنها كانت تعرف ما كنت افعله بالداخل |
Kahraman olamasam bile en azından annemle beraber yaşayabilirim. | Open Subtitles | "حتى لو لم أتمكن من أن اصبح بطلاً" "لا زال يمكنني العيش مع أمي" |
Bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني العيش مع هذا |
Yaptığımız bütün silahlı soygun, hırsızlık kazara kafa koparma gibi kötü şeylerle yaşayabilirim ama sizlere bir şey olursa bununla yaşayamam. | Open Subtitles | يمكنني العيش مع كل هذه الأمور السية التي فعلناها جميعاً السرقات، السطو ... وضرب العنق العرضي ولكنّني لن اتمكن من العيش مع نفسي ... إذا حدث أي شيء لواحد منكم |
Bununla yaşayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني العيش مع هذا! |
Adaletsizlik yaptığımı düşünürsem vicdan azabından yaşayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني العيش مع نفسي إذا إعتقدت بأنني فعلت شئ غير عادل |
Fırsatım varken bir şey yapmamış olmanın pişmanlığıyla yaşayamam! | Open Subtitles | ولا أرى كيف يمكنني العيش مع نفسي... مدركةً بأنه كانت هنالك فرصةً لإيقاف ذلك من الحدوث |
Bu korkularla yaşayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني العيش مع كل هذه المخاوف |
Bununla yaşayamam. | Open Subtitles | فلن يمكنني العيش مع ما ارتكبته |
Bak Walden, çok tatlı birisin ve seni her zaman seveceğim ama artık Peter Pan ile yaşayamam. | Open Subtitles | والدن)، أنت رجل لطيف) ،وسأحبك دائماً لكن لا يمكنني العيش مع (بيتر بان) مجدداً |