"يمنعها" - Traduction Arabe en Turc

    • engel
        
    • mani
        
    • durdurmadı
        
    • engellemedi
        
    İyi biriydi. Zor bir geçmişten gelmişti, ama bunun engel olmasına izin vermedi. Open Subtitles لقد كانت إنسانة طيبة، وقد أتت من بيئة صعبة لكن لم يمنعها ذلك
    Hızla ayrıştırılırlar veya atılırlar, bu da ilaç olmalarına engel olur. TED حيث تتحطّم أو يتم التخلّص منها بسرعة، وهذا يمنعها من أداء وظيفتها كأدوية.
    Ama Dee'nin komikliği konusunda şişmiş egosu işini yapmasına engel oluyordu. Open Subtitles ..لكن غرور ديي بكوميديتها كان يمنعها من فعل عملها
    Adam kızına kötü davranılmasına neden mani olmuyor? Open Subtitles لماذا لم يمنعها الرجل ؟
    Konusmasina mani olur. Open Subtitles إنه يمنعها من الكلام.
    Ama bu oun tekrar tekrar söylemesi konusunda durdurmadı. Open Subtitles لا، لكن هذا لم يمنعها من التحدث عنه باستمرار
    Onun sırt ağrısı sen ordan uzaklaşırken onun sokakta dans etmesini engellemedi. Open Subtitles ظهرها المتعب لم يمنعها من الرقص بينما أنت ترحل
    Polise gidip gördüklerini anlatmasına ne engel oluyordu? Open Subtitles ما الذي يمنعها من الذهاب للشرطة وإخبارهم بما رأته؟
    Onları daha kötü bir yere gönderecek başka bir dilek dilemesine ne engel olacak? Open Subtitles ما الذي يمنعها عن طلب أمنية أخرى ترسلهما بها لمكان أسوأ حتّى؟
    Onun Şili ya da Guatemala'ya giden bir gemiye atlamasına engel olan şey neydi? Open Subtitles ما الذى يمنعها عن اخذ قارب الى "شيلى" او "جواتيمالا" ؟
    Onun bir yere gitmesine engel olmamışsın ya sonuçta. Open Subtitles حسنا,ذلك لم يمنعها من ان تسافر لأي مكان
    Bu kalkan onun okyanusa kaymasına engel olmayacak. Open Subtitles الدرع لن يمنعها من الأنزلاف إلى المحيط
    Bir şeyler devam etmesine engel oluyordur. Open Subtitles و شيءٌ ما يمنعها من مواصلة طريقها
    Hayalet olmasına engel olamamıştı. Open Subtitles لم يمنعها ذلك من التحول إلى شبح
    Konuşmasına mani olur. Open Subtitles إنه يمنعها من الكلام.
    İptal kararı gelene kadar, ama bu onu sıkıntı yaratmasını engellemedi. Open Subtitles حتى جاء الفسخ من خلالة ولكن ذلك لم يمنعها من اثارة المتاعب.
    Amanda daima şova kızdı ama bu, Bill'in kazandığı parayı, harcamasını engellemedi. Open Subtitles لطالما إغتاظت (أماندا) من البرنامج، لكن ذلك لم يمنعها من إنفاق المال الذي جناه (بيل)
    Bu bizi terk etmesini engellemedi. Open Subtitles لكنّ ذلك لم يمنعها من هجرنا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus