Benzer biçimde, insanlar kararlar gibi şeyleri bozmaya ve birbirleriyle karşılaşmayı istememeye eğilimlidir ve bu problemi daha da karmaşıklaştırır. | TED | كما يميل الناس للقيام بأشياء مزعجة مثل اتخاذ القرارات وتجنب الاصطدام ببعضهم البعض، مما يجعل المشكلة أكثر تعقيدًا. |
İnsanlar birbirlerinin tavırlarını taklit etmeye eğilimlidirler. | TED | يميل الناس إلى تقليد مواقف بعضهم البعض. |
- Hamile top modeller mi? - İnsanlar Gisele Bündchen'i çok seviyor tamam mı? - Kesin öyledir. | Open Subtitles | العارضات الحوامل يميل الناس الى ان يحبوا مثل هذه الامور |
İnsanlar kazanma olasılığı daha az olan şeylere ilgi gösterirler. | Open Subtitles | يميل الناس لأن يكونوا أكثر حماسا نحو الاحتمالات الأقل حدوثا للفوز |
İnsanlar, birileri gözden kaybolunca onları, diğer insanlardan daha fazla görmek istemeye meyillidir. | Open Subtitles | يميل الناس إلى الرغبة برؤية الآخرين والإشتياق لهم أكثر حينما يختفون فجأة عن ناظرهم |
İnsanlar, öngörülen tehditlerin donanımla önlenebileceğini düşünme eğilimindedirler. | Open Subtitles | يميل الناس للتزود برجال أمن على أساس التهديدات المتوقعة |
İnsanlar hep kötü tarafıma inanıyorlar ama Lacey, ben iyi yanıma inanmanı tercih ederim. | Open Subtitles | يميل الناس لسوء الظنّ بي لكنّي أريدكِ أنْ تحسني الظنّ بي |
Monroe ile bir araya geldigimizde, insanlar ölüyor. | Open Subtitles | فحينما نكون أنا و إيّاه معاً يميل الناس للبدء بالموت |
İsteğimi iyice vurgulayabilirim ama öyle olduğunda genelde insanlar zarar görür. | Open Subtitles | يُمكن أن أكون أكثر تأكيدًا، لكن يميل الناس للتضرّر عندما يحدث ذلك. |
İnsanlar baskıcı olanlarla konuşmak istemezler, o nedenle kısa ve basit tutarım. | Open Subtitles | لا يميل الناس للتحدث الى المتعجرفين لذا ابقي الأمر صغير وبسيط |
Bir ayağı dışarıda olan insanlar doğruyu söylemeye eğilimlidir. | Open Subtitles | يميل الناس لقول الحقيّقة عندما يُصبحون على بعد خطوة من الخروج |
Sonuç olarak insanlar yayılmaya eğilimli oluyorlar. | TED | وكنتيجة لذلك، يميل الناس إلى الانتشار. |
İnsanlar düzenlemenin son hali olarak yasağı düşünme eğilimindedir. Aslında suçlularla boşluğun doldurulması düzenlemenin çekilmesini gösterir. | TED | يميل الناس الى اعتبار التحريم على انه الشكل النهائي للتشريع غير انها تمثل فعلياً تخلي عن التشريع حيث يقوم المجرمون بتعبئة الفراغات. |
Bu yüzden Yani, insanlar yaptığımın kahramanca olduğunu söylemeye bayılıyorlar, Ama değildi. | Open Subtitles | يميل الناس لإعتبار ما فعلته بطوليّاً |
İnsanlar, bir evrakı parçaladıkları vakit; onu yok etmekle aynı işlevi gerçekleştirdiklerini sanırlar. | Open Subtitles | "يميل الناس إلى تمزيق الوثائق" "إنه مثل تدميرها تماما" |
İnsanlar, ajanların savaş aşkı, macera tutkusu ya da vatansever bir coşkuyla harekete geçtiğini düşünme eğilimindedirler. | Open Subtitles | "يميل الناس إلى التفكير في دوافع الجواسيس" "بواسطة حب اللعبة، الرغبة في المغامرة" "أو حماسة وطنية" |
İnsanlar bana ulaşır. | Open Subtitles | يميل الناس الى السعي لي |
İnsanlar sıyırmaya meyilli hale gelir. | Open Subtitles | يميل الناس الي الصدع |
İnsanlar fazla alabilir. | Open Subtitles | يميل الناس لأخذ الكثيرمنها، |
İnsanlar daha keskin tatlardan hoşlanırlar oysa. | Open Subtitles | -{\pos(190,230)}يميل الناس إلى الأشياء الأكثر حدّة |