Gana'dan bir çocuğu balık köleliğinden kurtarmak için ortalama 400 dolar | TED | ولد في غانا ينقذ من الاستعباد في صيد السمك، مايقارب الاربعمئة دولار. |
Çalışanlarım hayatını kurtarıyor ve "teşekkür ederim" demek yerine onları kovdurmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | شريكي ينقذ حياتك، و بدلاً من تقديم الشكر، تريدين طرده من عمله. |
Bu zamazingo hepinizin hayatını kurtaracak o yüzden bana teşekkür etmelisiniz. | Open Subtitles | هذا الشيء الغير مسمى سوف ينقذ حياتكم لذا عليكم أن تشكروني |
Michael Kaliforniya'da kalmaya ve ailenin işlerini kurtarmaya karar verdi. | Open Subtitles | اذن مايكل قرر البقاء فى كاليفورنيا و حاول ان ينقذ عمل الاسره |
Dediler ki: "Bazen hikâyeyi anlatmak hayatını kurtaran şey hâline gelir." | TED | قالوا، "أن القيام برواية القصة أحياناً هو الشيء الذي ينقذ حياتك". |
Her zaman kendini kurtaramaz ama her zaman başkalarını kurtarır. | Open Subtitles | لا يمكنه اجتياز مِحنه، لكنّه دومًا ينقذ الآخرين من محنهم. |
Valentin Manoff, dansçılarını Rusya'dan çıkardığında sadece bir şirketi kurtarmakla kalmadı 200 yıllık bir eğitim sistemini de kurtardı. | Open Subtitles | عندما أخذ فالنتاين مانوف الراقصين خارج روسيا فهو لم ينقذ الشركة فقط بل أنقذ منظمة تدريب عمرها 200 سنة |
Bunların hepsi paçanızı kurtarmak için sizin uydurduklarınız. | Open Subtitles | هذا الامر بأكمله كان فكرته من اجل ان ينقذ نفسه. |
Kendinizi kurtarmak, alevlerden olabildiğince uzağa kaçmak zorundaydınız. | Open Subtitles | كان على المرء أن ينقذ نفسه أو يبتعد قدر المستطاع عن النيران |
Buradaki bütün polisler kıçını kurtarmak için koşuşuyor. Bense burada parkın içinde çocuk oyunu oynuyorum. | Open Subtitles | كل شرطي في مجال 50 ميل ينقذ نفسه و انا هنا العب لعبة اولاد في المنتزه |
O küçük uçağını her uçuruşunda kaza yapmayarak hayat kurtarıyor. | Open Subtitles | حسناً، بكل مرة يحلق بطائرته الصغيرة ينقذ أرواحاً بعدم تحطيمها |
Ve benim varlığım, size göre anlamsız ve akıl almaz olmakla birlikte, hayat kurtarıyor! | Open Subtitles | و وجودي رغم غرابته بالنسبة لك ينقذ أرواحاً |
Madem Tanrı birini kurtaracak bırak onlar hasta ve fakirler olsun. | Open Subtitles | لو ينبغي أن ينقذ الله أحد فيفترض أن يكونوا الفقراء والمرضى |
Ya doktorlar bedenimi kurtaracak ve bana ikinci bir yaşam şansı vereceklerdi, ya da belki de bu benim için diğer tarafa geçiş anıydı. | TED | وإما ينقذ الأطباء جسدي ويمنحونني فرصة ثانية للحياة، أو ربما كانت تلك لحظة انتقالي |
Biri paraşütçü sıhhiyeci olmak istemiş Alvarez ona birlikte hayat kurtarmaya yönelik eğitileceği garantisini vermiş. | Open Subtitles | في القيادة لكي ينقذ الارواح وما المشكلة في هذه الحادثة ؟ |
Sen sen... sen sanki birini kurtarmaya gidiyormuşsun gibi davranıyorsun kurbanı bulmaya değil. | Open Subtitles | لا أحد يستسلم لكنك تتصرف كم ينقذ شخصاً ولا يستعيد جثة |
Uçağın düşüp de herkesi kurtaran J. Bubber'ı TV'de seyrettiğin akşamı? | Open Subtitles | ليلة التحطم الذى رأيت فيه بابار ينقذ الناس على التلفاز |
Size söylediklerime inanın millet, yazmanlık hayat kurtarır. | Open Subtitles | , صدقوني عندما اخبركم بهذا يا جماعة الخط الجيد ينقذ الأرواح |
Fuller, dün gece bir adama kendi kanını vererek hayatını kurtardı. | Open Subtitles | أتعلم , فلوير منح دمائه ليلة أمس لكى ينقذ شخصا ما |
Onun için tek istediğim şey dünyayı kurtarması ve bunun nasıl olduğunu bir kez olsun hissetmesiydi. | Open Subtitles | كل الذي أردته له أن ينقذ العالم ليشعر فقط لمرة واحدة |
Yalnız başınıza ya da başarılı olacağınızın garantisi olmayan ama insan sağlığını iyileştirebilecek ve hayat kurtarabilecek bir işte mi çalıştınız? | TED | هل كان العمل وحيداً؟ أم كان العمل على مشروع غير مضمون النجاح، لكنه قد يحسن صحة الإنسان أو ينقذ حياته؟ |
Sen neden bahsediyorsun, Jordan sizin hayatınızı kurtarmadı. | Open Subtitles | ما الذي تتحدثين عنه، أردن لم ينقذ حياتك. |
Ya da dünya zaten kendini kurtarırken, onu kurtarman gerektiğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | أو تظن بأنك بحاجة لإنقاذ العالم و هو ينقذ نفسه أصلاً |
Bu dünyada hiçbir şeye bağlı olmayan, meslekten atılmış eski bir polis sırf işe yaramaz bir sakatı korumak için kalbinin sesini mi dinledi? | Open Subtitles | مره واحده شرطي فاسد بدون ولاء لاي احد يجد ان عليه ان ينقذ اعرج عديم النفع |
Tabi büyük pisliğin işini bitirmek isterim ama bu kızı kurtarmaz. | Open Subtitles | بالتأكيد , أحب أنهاء تحطيم هذا الأحمق الكبير , لكن ذلك لن ينقذ الفتاة |
Yardımcımızı nasıl kurtardığını gördüğümde onunda senin gibi kahraman olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | بعد رؤيته ينقذ مساعدتنا الجريئة، أعتقد أنّكما بطلان كلاكما. |
Fakat Aang'in dünyayı kurtarabileceğine inanıyorum. | Open Subtitles | فلديه الكثير ليتعلمه قبل أن يكون جاهزاً لإنقاذ اي شخص و لكني أؤمن أن آنـج سوف ينقذ العالم |