Çok hızlı büyüyor eline geçen her şeyi okuyor. | Open Subtitles | إنه ينمو بسرعة يقرأ كل ما يعثر عليه |
Bebek olarak kalmayacak. Çok hızlı büyüyor. | Open Subtitles | لن يكون طفل لوقت طويل، إنه ينمو بسرعة |
Bebek olarak kalmayacak. Çok hızlı büyüyor. | Open Subtitles | لن يكون طفل لوقت طويل، إنه ينمو بسرعة |
Calvin çok hızlı büyüyordu. | Open Subtitles | كان كالفن ينمو بسرعة كبيرة |
Calvin çok hızlı büyüyordu. | Open Subtitles | فقد كان "كالفن" ينمو بسرعة كبيرة |
Cidden bu bilimsel edebiyat da büyük bir hızla artıyor. | TED | والحقيقة، أن الأدب العلمي ينمو بسرعة خطيرة. |
Bugün sizlere yükselişte olan, tartışmalara açık ama bir o kadar da heyecan verici, hızla büyüyen bir bilim alanından bahsetmek istiyorum. | TED | أود أن أطلعكم على مجال علمي ناشئ، والذي مازال قيد التأمل و لكنه مفعم بالإثارة، و بالتأكيد فهو ينمو بسرعة قصوى. |
Ve inanılmaz derecede hızlı büyüyor! | Open Subtitles | وهو ينمو بسرعة هائلة |
hızlı büyüyor, değil mi? | Open Subtitles | انه ينمو بسرعة |
Bugün, 2.000 kırsal alan sorumlumuz var ve sayı hızla artıyor. | TED | اليوم، معنا ألفي مسؤول عن المناطق، والعدد ينمو بسرعة. |
Son parazit, kraliçe böcek yoluyla yerleştiriliyor, süper-ana, erkek böcek ile çiftleşiyor, ev sahibinin bedenine yumurta keseleri bırakıyor, ve hızla çoğalan büyüyen bir orduyu, beyin yıkayan böcekleri yönetiyorlar. | Open Subtitles | الأم الكبرى، التي تتزاوج مع ذكرها، وتضع حويصلات البيض في جسم المضيف، وتقود جيش ينمو بسرعة مضاعفة، حشرات غسيل الدماغ |
Bu, yüzünün sağ tarafında kocaman bir kötü huylu tümörü olan, Londra'nın doğu ucundan küçük bir Bangladeşli kız, onu neredeyse çoktan kör etmiş, hızla büyüyor ve yakında onu öldürecek. | TED | هذه الفتاة البنغالية الصغيرة من أقصى شرق لندن والتي لديها ورم خبيث ضخم في الجهه اليمنى من وجهها، والذي تسبب في اصابتها بالعمى مسبقا، والذي ينمو بسرعة وسيقوم بقتلها قريبا. |