"يَعمَلُ" - Traduction Arabe en Turc

    • yap
        
    • yapma
        
    • yapar
        
    • yapmak
        
    • yapıyor
        
    • yapabilir
        
    • yapsın
        
    • yapmaz
        
    • öyle
        
    •   
    • yapacak
        
    • yapın
        
    • Do
        
    • yapamaz
        
    • yapmayın
        
    Ne var biliyor musun Paige, bana bir iyilik yap ve daha fazla iyilik yapma. Open Subtitles تَعْرفُ، يَعْملُ جميلاً لني، بَيج، ولا يَعمَلُ ني أكثر حسنات.
    Sana söylediğimi yap, bir daha mezar görmeyeceğini garanti edeyim. Open Subtitles يَعمَلُ الذي أُخبرُك، أَضْمنُ أنت لَنْ انظرْ مقبرة أخرى.
    Hiçbir şey yapma, sadece eve dön, benden haber bekle. Open Subtitles لا يَعمَلُ أيّ شئُ، فقط يَعُودُ للبيت، إنتظرْ للسَمْع منّي.
    İşini yapar, yemeğini yer, uyur. Open Subtitles هو يَعمَلُ عملَه يَحْصلُ على غذائِه وينام
    Doğum gününüz için hoş bir şey yapmak istedi. Patenci maymunları istememişsiniz. Open Subtitles أرادَ أَنْ يَعمَلُ شيءُ لطيفُ بعد رَفضتَ قرودَ التزلُّج.
    O gerçek bir sorun. Korkunç şeyler yapıyor. Çok korkunç şeyler. Open Subtitles إنهُ مشكلة حقيقية إنهُ يَعمَلُ أشياءَ فظيعةَ أبي يَكْرهُه ، زوجتي تَكْرهُه
    Sadece bir adım! Çok basit, bir oyun kurucu bile bunu yapabilir. Open Subtitles خطوة لفوق انة بسيطُ جداً حتى لاعب خلف الوسط يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ هذا.
    Ne yapacağını ikimiz de biliyoruz, yap da ben de evime gideyim. Open Subtitles نَعْرفُ ما أنت سَتَعمَلُ، لماذا إذن يَعمَلُ هو لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَذْهبَ إلى البيت؟
    Freddy, sen de yap da gidelim buradan. Open Subtitles فريدي، فقط يَعمَلُ هو لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَخْرجَ من هنا.
    Sadece yap, ve büyükannen sen farkına varmadan evde olacak. Open Subtitles فقط يَعمَلُ هو، وجدة سَتَكُونُ بيت أمامك يَعْرفُه.
    yap yoksa kardeşin diğer parmaklarını da kaybeder. Open Subtitles يَعمَلُ هو، أَو طفلكَ أَخِّ يَفْقدُ إصبعاً آخراً.
    En azından bana Gordon Wallace'ın parmak... izleriyle olay yerindeki parmak izlerini karşılaştırma iyiliğini yap. Open Subtitles على الأقل يَعمَلُ ني المجاملةُ لركض طبعاتِ جوردن والاس ضدّ أيّ طبعات وَجدتْ في مشهدِ الجريمةَ.
    Hayır, hayır yapma. Daha yeni uyudular, bırak onları. Open Subtitles لا، لا يَعمَلُ ذلك، هم فقط نَاموا، يَتْركُه.
    Bir aptallık yapar mı? Kesinlikle. İcabına bakmalıyız. Open Subtitles هو لا يَعمَلُ أيّ شئُ غبيُ، أليس كذلك؟ نحن يجب ان نَتعاملُ معه.
    Bence, babam bunu yapmak istemez. Open Subtitles أوه، أنا لا أعتقد الأَبّ يُريدُ أَنْ يَعمَلُ ذلك.
    Tüm bunları hiç steroid almadan yapıyor. Open Subtitles لإعتِقاد هو يَعمَلُ هو كُلّ بدون منشّطاتِ.
    Herhangi biri bunu burnuyla yapabilir. Open Subtitles أي واحد يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ هذا بأنفِه أَو بأنفِها.
    Shel önce hangi işi yapsın? Önce neyi görmek istersiniz? Open Subtitles الذي يَعمَلُ أنت رجالُ يُريدونَ لرُؤية عملِ شيل على أولاً؟
    Mullers'ları uzaktan izlemek beni tatmin etmiyor, İnsanlar böyle yapmaz. Open Subtitles تَعْرفُ، لَستُ راضيَ مُرَاقَبَة عائلة مولير مِنْ بعيداً. هذا لَيسَ ما بشرَ يَعمَلُ.
    Hatırlarsanız Tamam, iyi, Bunu yapmak istedim biri, öyle değil. Open Subtitles الموافقة، حَسناً، إذا تَتذكّرُ، أنت واحد الذي أرادَ أَنْ يَعمَلُ هذا، أنا لَمْ.
    - Bunun görmesi lazım. Open Subtitles ويَعُودُ إلى مكانِكَ مِنْ الأصلِ أَو البُعد المتوازي الأقرب. الذي يَجِبُ أَنْ يَعمَلُ هو. شكراً، راي.
    O yapacak. Open Subtitles انة يُمْكِنُة أَنْ يَعمَلُ ذلك انة لا يَعْرفُ بوشكين.
    Söylediklerimi yapın. Open Subtitles أَعْرفُ. يَعمَلُ بالضبط كما أَقُولُ.
    Wing Fu Do'yu kullanarak Jackie Chan'ın icat ettiğini sanır. Open Subtitles إخترعتْ فنون الدفاع الذاتي تُصمّمُ مدعو باسم جناحِ Fu يَعمَلُ.
    Ama Nobukado bunu yapamaz. Open Subtitles لكن نابوكادو لا يَستطيعُ ان يَعمَلُ ذلك والسِرّ سَيَفشي
    Oysa programda lütfen böyle yapmayın diye rica etmiştim. Open Subtitles بَعْدَ أَنْ أخبرتُ الناسَ بشكل مُحدّد، على الهواءِ، أَنْ لا يَعمَلُ ذلك.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus