Ne var biliyor musun Paige, bana bir iyilik yap ve daha fazla iyilik yapma. | Open Subtitles | تَعْرفُ، يَعْملُ جميلاً لني، بَيج، ولا يَعمَلُ ني أكثر حسنات. |
Sana söylediğimi yap, bir daha mezar görmeyeceğini garanti edeyim. | Open Subtitles | يَعمَلُ الذي أُخبرُك، أَضْمنُ أنت لَنْ انظرْ مقبرة أخرى. |
Hiçbir şey yapma, sadece eve dön, benden haber bekle. | Open Subtitles | لا يَعمَلُ أيّ شئُ، فقط يَعُودُ للبيت، إنتظرْ للسَمْع منّي. |
İşini yapar, yemeğini yer, uyur. | Open Subtitles | هو يَعمَلُ عملَه يَحْصلُ على غذائِه وينام |
Doğum gününüz için hoş bir şey yapmak istedi. Patenci maymunları istememişsiniz. | Open Subtitles | أرادَ أَنْ يَعمَلُ شيءُ لطيفُ بعد رَفضتَ قرودَ التزلُّج. |
O gerçek bir sorun. Korkunç şeyler yapıyor. Çok korkunç şeyler. | Open Subtitles | إنهُ مشكلة حقيقية إنهُ يَعمَلُ أشياءَ فظيعةَ أبي يَكْرهُه ، زوجتي تَكْرهُه |
Sadece bir adım! Çok basit, bir oyun kurucu bile bunu yapabilir. | Open Subtitles | خطوة لفوق انة بسيطُ جداً حتى لاعب خلف الوسط يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ هذا. |
Ne yapacağını ikimiz de biliyoruz, yap da ben de evime gideyim. | Open Subtitles | نَعْرفُ ما أنت سَتَعمَلُ، لماذا إذن يَعمَلُ هو لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَذْهبَ إلى البيت؟ |
Freddy, sen de yap da gidelim buradan. | Open Subtitles | فريدي، فقط يَعمَلُ هو لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَخْرجَ من هنا. |
Sadece yap, ve büyükannen sen farkına varmadan evde olacak. | Open Subtitles | فقط يَعمَلُ هو، وجدة سَتَكُونُ بيت أمامك يَعْرفُه. |
yap yoksa kardeşin diğer parmaklarını da kaybeder. | Open Subtitles | يَعمَلُ هو، أَو طفلكَ أَخِّ يَفْقدُ إصبعاً آخراً. |
En azından bana Gordon Wallace'ın parmak... izleriyle olay yerindeki parmak izlerini karşılaştırma iyiliğini yap. | Open Subtitles | على الأقل يَعمَلُ ني المجاملةُ لركض طبعاتِ جوردن والاس ضدّ أيّ طبعات وَجدتْ في مشهدِ الجريمةَ. |
Hayır, hayır yapma. Daha yeni uyudular, bırak onları. | Open Subtitles | لا، لا يَعمَلُ ذلك، هم فقط نَاموا، يَتْركُه. |
Bir aptallık yapar mı? Kesinlikle. İcabına bakmalıyız. | Open Subtitles | هو لا يَعمَلُ أيّ شئُ غبيُ، أليس كذلك؟ نحن يجب ان نَتعاملُ معه. |
Bence, babam bunu yapmak istemez. | Open Subtitles | أوه، أنا لا أعتقد الأَبّ يُريدُ أَنْ يَعمَلُ ذلك. |
Tüm bunları hiç steroid almadan yapıyor. | Open Subtitles | لإعتِقاد هو يَعمَلُ هو كُلّ بدون منشّطاتِ. |
Herhangi biri bunu burnuyla yapabilir. | Open Subtitles | أي واحد يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ هذا بأنفِه أَو بأنفِها. |
Shel önce hangi işi yapsın? Önce neyi görmek istersiniz? | Open Subtitles | الذي يَعمَلُ أنت رجالُ يُريدونَ لرُؤية عملِ شيل على أولاً؟ |
Mullers'ları uzaktan izlemek beni tatmin etmiyor, İnsanlar böyle yapmaz. | Open Subtitles | تَعْرفُ، لَستُ راضيَ مُرَاقَبَة عائلة مولير مِنْ بعيداً. هذا لَيسَ ما بشرَ يَعمَلُ. |
Hatırlarsanız Tamam, iyi, Bunu yapmak istedim biri, öyle değil. | Open Subtitles | الموافقة، حَسناً، إذا تَتذكّرُ، أنت واحد الذي أرادَ أَنْ يَعمَلُ هذا، أنا لَمْ. |
- Bunun iş görmesi lazım. | Open Subtitles | ويَعُودُ إلى مكانِكَ مِنْ الأصلِ أَو البُعد المتوازي الأقرب. الذي يَجِبُ أَنْ يَعمَلُ هو. شكراً، راي. |
O yapacak. | Open Subtitles | انة يُمْكِنُة أَنْ يَعمَلُ ذلك انة لا يَعْرفُ بوشكين. |
Söylediklerimi yapın. | Open Subtitles | أَعْرفُ. يَعمَلُ بالضبط كما أَقُولُ. |
Wing Fu Do'yu kullanarak Jackie Chan'ın icat ettiğini sanır. | Open Subtitles | إخترعتْ فنون الدفاع الذاتي تُصمّمُ مدعو باسم جناحِ Fu يَعمَلُ. |
Ama Nobukado bunu yapamaz. | Open Subtitles | لكن نابوكادو لا يَستطيعُ ان يَعمَلُ ذلك والسِرّ سَيَفشي |
Oysa programda lütfen böyle yapmayın diye rica etmiştim. | Open Subtitles | بَعْدَ أَنْ أخبرتُ الناسَ بشكل مُحدّد، على الهواءِ، أَنْ لا يَعمَلُ ذلك. |