"يَنتظرُ" - Traduction Arabe en Turc

    • bekliyor
        
    • bekliyordu
        
    • bekleyen
        
    • beklemez
        
    Son bir sigara içmek için bekliyor. Open Subtitles بأنّه فقط يَنتظرُ لسيجارةِ أخيرةِ واحدة. هو بخير.
    "Her zamanki gibi, Fogg, gelenekleri küçümsüyorsun." "İsterseniz geleneklerinizden şaşmayın." "Fakat, bu banka soygunu işi çözümlenmeyi bekliyor." Open Subtitles تَستندُ إلى تقاليدِكَ إذا تُفضّلُ لكن، كَمَا هو الحَال مَعَ سارقِ المصرفِ هذا التقدّم لا يَنتظرُ أحد
    Bay Lefroy yakında gitmiş olacak. Bay Wisley bekliyor olur, umarım! Open Subtitles السّيد لوفروي قريباً سَيختَفي والسّيد ويسلي سَيَبْقى يَنتظرُ ، أَتمنّى
    Belki de istediği kızı görene kadar bekliyordu. Open Subtitles حَسناً، لَرُبَّمَا هو كَانَ يَنتظرُ حتى رَأى البنتَ أرادَ.
    Sadece kitabı almak için bir fırsat bekliyordu. Open Subtitles هو كَانَ فقط يَنتظرُ لفرصةِ لأَخْذ الكتابِ.
    Dışarıda sizi bekleyen 2 adamın olduğunu biliyor muydunuz? Open Subtitles عَرفتَ هناك رجلان فقط يَنتظرُ في القاعةِ لَك؟
    Herod'un altını Ostia açıklarında denizin yükselmesini bekliyor. Open Subtitles ذهب هيرود على السواحل في اوستيا يَنتظرُ المَدَّ العاليَ.
    Tic'Tic pek çok savaşçı ile birlikte çölde bekliyor. Open Subtitles تبك تيك يَنتظرُ بالعديد مِنْ الرماحِ بالرملِ.
    Onlar için söylüyorum, gemilerini limana demirleyecek kadar akıllı değiller kaçınılmaz bir yıkım bekliyor onları. Open Subtitles لأولئك لَيسَ حكيمَ بما فيه الكفاية لسَحْب أشرعتِهم في، الدمار المُتَأَكِّد يَنتظرُ.
    dışarıda bekliyor,içeri çağıracağım... dinle... affedersin... Open Subtitles انه يَنتظرُ بالخارج و ساَدْعوه للدخول... إسمعْ... أعذرْني...
    Gümrük muhafazada bekliyor. Open Subtitles هو يَنتظرُ في العاداتِ تَحْجزُ
    Çünkü kafası tamamen rahatlayana ve ne demek istediğini söyleyene kadarki son saniyeye kadar bekliyor. Open Subtitles لأنه يَنتظرُ حتى الثانية الأخيرة... ... عندمارأيهواضحُجداً وهو يُمْكِنُ أَنْ فقط يَقُولُ الذي يَعْني حقاً.
    Ama bir yerlerde görünmeyen bir zafer bekliyor. Open Subtitles * لكن في مكان ما a مجد يَنتظرُ غير مرئيَ *
    Bay Love sizinle görüşmek için bekliyor. Adam bir içim su. Open Subtitles السّيد Love يَنتظرُ خارج لرُؤيتك وهو a gasser...
    O yüzden bunun için doğru zamanı bekliyordu. Open Subtitles لِهذا هو يَنتظرُ للوقتِ المثاليِ ليَعمَلُ هذا.
    Ben eve gittiğimde odasında Maris'i bekliyordu. Open Subtitles هو كَانَ يَنتظرُ في البيتِ لherwhen وَصلتُ إلى هناك.
    Öyleyse Lawson, Ray Kaspo'nun böbreğini mi bekliyordu? Open Subtitles لذا Lawson كَانَ يَنتظرُ كلية راي Kaspo؟
    Michael, otelde bekliyordu. Open Subtitles ومايكل كَانَ يَنتظرُ في الفندقِ.
    Sadece Internet yatırımının kendisine geri dönmesini hala bekleyen salak. Open Subtitles فقط الأبله الذي ما زالَ يَنتظرُ عودةِ إستثمارِ الانترنت
    Sırada bekleyen insanlar var. Open Subtitles الشخص الذي يَنتظرُ الكشكَ هنا.
    Şimdi onun cevabını bekleyen bir zavallıyım. Open Subtitles الآن أَنا الضعفاءُ واحد يَنتظرُ جوابَه.
    "Zaman hiç kimseyi beklemez..." 5 dakika sonra zamanınız doluyor. Tamam, bırakıyoruz öyleyse. Open Subtitles الوقت لا يَنتظرُ أحد، الوقت لا يَنتظر أحد...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus