İnsanlara yardım eder. Bilirsin işte, insanların problemlerine yardımcı olur. | Open Subtitles | مساعدة الناس ، تعلمين أنه يُساعد الناس الذين يواجهون المشاكل |
Himalaya dağının eteklerinde yaşayan insanların ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor. | Open Subtitles | الطب الحديث يُساعد في إطالة .عمر الاشخاص الذين يعيشون هنا |
- Yıldız üssünde yardımı olacak bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء على السفينةِ الام التي يُمْكِنُ أَنْ يُساعد |
Eğer yardımı olacaksa, zirveye giden yolda herkesle yatardı. | Open Subtitles | لقد كانت تُعاشر حميمياً طريقها للنجوميّة، لو كان ذلك يُساعد. |
Şu an kulağa safça geliyor olabilir ama yaptığım her şeyi, faydası olur diye düşünüp yapmıştım. | Open Subtitles | يبدو ساذجاً الآن، ولكن جلّ ما فعلته آنذاك، فعلتُه لأنّي ظننتُ أنّ من شأنه أن يُساعد. |
Bir nişanlı müstakbel karısının eski kocasını bulmayacaksa ne işe yarar ki? | Open Subtitles | وما فائدة الخطيب إذا لمْ يُساعد زوجته المُستقبليّة في إيجاد زوجها الحالي؟ |
İkimiz de insanlara kendi sorunlarını çözmelerine yardımcı oluyoruz diyelim. | Open Subtitles | لنقلْ وحسب أنّ كليْنا يُساعد النّاس في التّغلّبِ على مشاكلهم. |
Ama bazı insanların kederle başa çıkmalarında yardımcı olan bir kararlılıkları vardır. | Open Subtitles | إلا أنَّ لدى بعض البشر يقين يُساعد البعض على التغلب على الحزن |
- Çok geridesiniz! - Çok yardımcı oluyorsun. | Open Subtitles | ـ أنتم متخلفين عنهم يا رفاق ـ هذا لا يُساعد |
Dürüst bir hayat yaşamaya çalışıyorum. Hiç yardımcı olmuyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أصنع عيشة صادقة الآن هذا لا يُساعد |
Bu eski bir yara sadece gerçi o durumun stresi yarama hiç de yardımcı olmadı. | Open Subtitles | هذه أصابة قديمة، مع أن ضغط الوضعية، لم يُساعد |
Ve ben üzgünüm ama beni umursamayın bu kızımı bulmamıza yardımcı olmayacak. | Open Subtitles | وأنا آسفة، لكن بغض النظر عمّا تعتقده بي، إنّه لن يُساعد في إيجاد ابنتي الآن. |
Geçmiş hikâyesini çıkardım. Biraz aptalca geleceğinin farkındayım ama çok yardımı dokunuyor. | Open Subtitles | حسنٌ، لقد قمتُ بكتابة ومراجعة تاريخها كله، وهذا يبدو سخيفاً، أعلم ولكنَّهُ يُساعد حقاً |
Öğrendiklerinin savaşı ertelemek için yardımı olabilir. | Open Subtitles | ما ستعلمه أنت ، ربما يُساعد في تأجيل افتعال هذه الحرب |
Bak, onu açığa çıkarmak istiyorsun, ama bunun içerideki insanlara yardımı olmayacak. | Open Subtitles | إسمَع، تُريد كشفهَا، ولكن هذا لن يُساعد الناس في الداخل. |
Evet, iyi bir takımla çalışmanın faydası büyük oluyor. | Open Subtitles | أجل، حسناً، إنّه يُساعد عندما تكونين مُحاطة بفريق جيّد. |
Etrafta başka birilerinin bulunmasının bir faydası olmaz. | Open Subtitles | الأمر لا يُساعد عندما يكون المكان مُكتظاً بالناس. |
Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar, genellikle futbol gibi sporlar esnasında aniden yırtılabilir ya da parçalanabilir. | TED | الغضروف الهلالي هو ما يُساعد على ثبات الرُّكبة، وقد يتَمزّق أو يتآكل بشدة، عادةً أثناء ممارسة الرياضة مثل كُرة القدم. |
Yargıçlara yardım eden olduğunu duyarsam kendisini öldürür ve tüm sülalesinin kökünü kazırım. | Open Subtitles | و أى شخص يُساعد القضاة , سأقتله و أقتل جيله التالى بأكمله جراء هذا |
Bölgesel yarışmalarda Cehennem Kedileri'ne yardım ediyor. | Open Subtitles | لويس " فى المكان الصحيح حيث نحتاجه " .يُساعد الـ " هيل كاتس " فى الفوز |
Eminim bir gün bu gen, türünüzün hayatta kalmasına yardım edecek. | Open Subtitles | أنا واثق أن ذلك الجين سيظهر كي يُساعد في بقاء جنسكم. |
Sırf insanlara yardım ettiği için onu incitmişler mi? | Open Subtitles | -أذوهُ فقط لأنَّهُ يُساعد الناس؟ |