Gemideki hayvanlara verilenden daha az yemek verilen, kafese kapatılmış bir çocuğum. | Open Subtitles | وأنا طفلةٌ محتجزةٌ داخل قفص يُعطى لي اقل ما يُعطى للحيوانات لآكله |
Evet, bu, şey, her nesildeki ilk doğan kız çocuğa verilen özel bir isimdir. | Open Subtitles | أجل ، إنه اسم شرفي يُعطى لأول طفلة مولودة. |
insanlara bilgi verilmesine rağmen, onların bu verilen bilgileri izleyip uygulamadıkları şeyler. | TED | نحن ننظر الى قضايا .. حيث يُعطى فيها الناس معلومات لايمكن ان يستوعبوا منها شيء .. ولا يستخلصوا منها شيء .. ولا يغيروا طباعهم حيالها |
Bu dünyaya verilen tek şey var o da herkesin ölmesi gerektiğidir. | Open Subtitles | كل ما يُعطى لك ...في هذا العالم هو أن الكل يموت |
Pew Araştırma Merkezi insanlara dini inanç sorduğunda ''Hiçbiri'' seçeneğini işaretleyen herkese verilen yavan bir isim. | TED | إنه ببساطة الاسم المؤلم غير الملهم الذي يُعطى لكل من يختارون "لا يوجد" عندما يسألهم مركز بيو للأبحاث عن انتمائهم الديني. |
Birine verilen şey, başka biri tarafından alınır. | Open Subtitles | ما يُعطى لشخص يسلبه شخص آخر |
Dokusunda, genelde radyasyondan etkilenen hastalara verilen bir ilacın ve asepromazin denen bir uyuşturucunun izleri vardı. | Open Subtitles | فى الأنسجة، كان هناك آثاراً لعقار يُعطى عادةً للمرضى الذين يتعالجون بالإشعاع... وأيضاً آثاراً... لعقار يُسمى "سيبرومازين". |