Çünkü bu, büyük bir bilinmez ve hepimiz için ilham verici, herkes için ilham verici diye umuyorum. | TED | لأن هذا لغز كبير، وهو ملهم لنا جميعًا، وأتمنى أن يُلهم الجميع. |
Ve umarım içinizden bazıları gerçekten görmek istediğim bu oyunu gelecek sene yaratmak için ilham almıştır. | TED | وأرجو أن يُلهم بعض منكم للعام القادم لصنع هذا، الذي أريد رؤيته حقاً. |
Evet, eğer uçmak istiyorsanız, kuşlara bakmanız iyi birşey, kuşlardan ilham almanız... | TED | حسناً .. ان اراد شخصٌ ما ان يطير عليه ان ينظر الى الطيور .. لكي يُلهم بواسطتها |
İnsanlara ilham veren bir şeyin parçası olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أكون جزءاً من شيء يُلهم الناس |
Bu kesinlikle bir taklitçiye ilham verecek bir olay. | Open Subtitles | ذلك هو النوع الشديد من الإنتباه الذي قد يُلهم مُقلدا |
İyi bir adam, birinin vatansever içgüdülerinden ilham da alabilir. | Open Subtitles | ، رجل صالح قد يُلهم حتى الغرائز الوطنية لأحدهم |
Yani, bu soru çocuklara olacakları şeyler için hayal kurmada ilham verse de, olabilecekleri her şey hakkında hayal kurmak için ilham vermiyor. | TED | في حين أنا هذا السؤال يُلهم الأطفال للحلم بما يريدون أن يُصبحوا عليه، إلا أنه لا يلهمهم للحلم بكل ما يمكن أن يُصبحوا عليه. |
Kendi kanını riske atan, kendi öz varlığından ilham alan bir Firavun, halkından koparılamaz. | Open Subtitles | ... الفرعون الذي يضحي بدمه, الذي الذي يُلهم الآخرين بوجوده لا يمكن تفريقه عن رجاله |
Yüzü ilham verici. | Open Subtitles | إن وجهها يُلهم. |