"‫ كان" - Traduction Arabe en Turc

    • vardı
        
    • - Onu
        
    • - Çok
        
    • O şarkıcı
        
    • kaldırasın
        
    Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. TED حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية
    Dışişleri bakanıyken, benden başka sadece 13 kadın dışişleri bakanı vardı. TED عندما كنت وزيرة الخارجية كان هناك فحسب 13 انثى كوزيرات خارجية
    Herkes onun sandalyesine doğru koştu, çığlıklar atılıyordu, bağrışmalar vardı, dosyalar dalgalanıyordu. TED أسرع الكل نحو كراسيهم، كان هنالك ضجيج، كان هنالك صراخ، تلويح بالملفات.
    - Onu şimdi verebilirsin. - Sen ayrılırken İmparator nasıldı? Open Subtitles يمكنك أن تعطيها له الآن كيف كان الإمبراطور عندما غادرت؟
    - Onu şimdi verebilirsin. - Sen ayrılırken İmparator nasıldı? Open Subtitles يمكنك أن تعطيها له الآن كيف كان الإمبراطور عندما غادرت؟
    - Ne zaman dönmeni bekliyor? - Çok kısa zamanda. Geç kalma dedi. Open Subtitles . قريباً جداً . قال لي ألا أتأخر، و كان مُصِّراً على ذلك
    Vay canına, O şarkıcı genç Ronnie Van Zant'e benziyor. Open Subtitles كان المغني روني فان زنط كما الصغار.
    Bunun için ödeme yaptık. Ortadan kaldırasın diye sana teslim etmemi bekleme. Open Subtitles ــ لقد دفعنا من أجل ذلك ــ كان من المفترض أن أدفع لك من اجل دفنه؟
    Çok fazla ağlayan insan vardı, beni gördüğüne sevinen insanlar. TED لقد كان هناك الكثير من البكاء وهم كانوا سعداء لرؤيتي.
    1993 yılında Seattle’daki konferansta bir masa vardı ve Marc Andreessen adındaki bir adam WWW için yazdığı küçük browserini tanıtıyordu. TED في 1993، كان هناك طاولة في نفس المؤتمر في سياتل، وكان هناك شخص يُدعى مارك أندريسن قام بعرض متصفحه الصغير للويب
    Bir ara "yaşam atılımı" diye bir şey sayesinde yaşadığımızı sananlar vardı; ki biz böyle bir şey olmadığını biliyoruz. TED حسناً, أنت تعلم الناس كانت تعتقد أنه كان هناك قوة حياة للعيش. نحن الآن نعلم بأن هذا غير صحيح مطلقاً.
    İçinde her şey vardı. Avukatlar karakollara gelebilirdi... Süper bir kılavuzdu. TED كان فيه كل شئ. يمكن للمحامين القدوم لمخفر الشرطة. كان ممتازاً.
    Ben küçükken, çeşitli koleksiyonlarım vardı sopalar, taşlar, çakıl taşları ve deniz kabukları. TED عندما كنت طفلا، كان عندي مجموعات مشكّلة مختلفة من عصي وأحجار وحصي وأصداف.
    Aralarında altı milyon kişi vardı ve biz onları patakladık. TED و كان مجموع ميزانية منافسينا تبلغ ستة ملايين وقد هزمناهم.
    - Onu şaşırtmak için partiyi bir hafta önce düzenledim. Open Subtitles كان علي أن أقيم الحفلة أبكر بأسبوع لأقوم بمفاجئتها جقاً
    su manyak döner tekme isi neydi lan? - Onu nereden buldun? Open Subtitles ماذا كان ذلك الشئ عن الضرب بمفتاح التصليح، من أين أتيت بهذا؟
    - Onu öldürmek sadece, onun kutladığı şiddet çemberini devam ettiriyor. Open Subtitles قتلهُ، ذلكَ يبدوا مثل ادامة دوامة العنف التي كان معروفاً بها
    - Onu zaten biliyorduk ama Charles kimle takılırdı, kime yakındı bilmiyoruz. Open Subtitles نعرف ذلك سابقا لكن لا نعرف من كان قريبا من تشارلز ؟
    - Çok oldu ama Billy eskiden burada bir barda çalıştığından söz etmişti. Open Subtitles كان بيلي يعمل في هذا النادي أنادل سمعته يتحدث عن ذلك من قبل.
    - Eğer olsaydı, ben bulurdum. - Çok emin görünüyor. Open Subtitles ـ لو كان هناك، كنت سأجده ـ يبدو متأكدا جدا
    - Çok kısa gördüm. - Sıska, kovboy gibi biri. Open Subtitles لقد ألقيت نظرة سريعة عليه, كان نحيفاً, مثل راعي البقر
    O şarkıcı ünlü olmadan önceydi... Open Subtitles ـ كان قبل هذا
    Ortadan kaldırasın diye, sana teslim etmemi bekleme. Open Subtitles ــ لقد دفعنا من أجل ذلك ــ كان من المفترض أن أدفع لك من اجل دفنه؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus