Bağırdım, çünkü yaklaştığımda detayın hiç de orada olmadığını farkettim. | TED | صحت لأنني عندما أقتربت أكثر لم أجد التفاصيل هناك أبدا |
Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. | TED | كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي. |
çünkü manşeti okuduğum an bıraktım. Ama işte korkutucu bir gerçek: | TED | لأنني توقفت عن القراءة عند العنوان لكن هنا شيء اخر مخيف |
Ama ben de oldukça gerilmiştim. Çünkü bunu yapacak olan bendim. | TED | أما أنا فقد بدأت أتوتر، لأنني الشخص الذي سيعمل على الأمر. |
Herhangi bir biyoloji, kimya ya da mühendislik alt yapım yok, üstüme çok gelmeyin, çünkü biomedikal mühendisliği hakkında konuşacağım. | TED | ليس لدي أي خلفية في الأحياء الكيمياء أو الهندسة بالتأكيد، لذا تحملوا معي لأنني سأتحدث اليوم عن الهندسة الطبية الحيوية. |
Çünkü bu genç kızımıza öğüt ve yönlendirme yoluyla yardımcı olmak istemiyorum. | TED | لأنني لن أكون مرتاحة بمساعدة تلك الطفلة باستشارة أو إحالة لمختص فحسب. |
Şimdi sadece bunlardan birkaçına odaklanacağım ve yangınla başlayalım, çünkü sanırım yangın muhtemelen şu anda hepinizin hakkında düşündüğü ilk şey. | TED | سوف أركز فقط على بعضها، ولنبدأ بالحريق، لأنني أعتقد أن الحريق والذي من المحتمل أن يكون أول شيء تفكرون به الآن. |
diyoruz. Şey, iki yıl önce bu benim problemimdi. Çünkü daha önce milyonlarca defa oturduğum yatağımın ucunda oturuyordum ve intihara eğilimliydim. | TED | قبل سنتين كانت هذه مشكلتي، لأنني جلست على حافة سريري المكان الدي جلست فيه ملايين المرات من قبل وكنت أرغب في الإنتحار. |
Bilmiyorum çünkü onlara kim olduğuma dair hiç dürüst olmadım. | TED | لا أعلم، لأنني لم أكن صادقة أبدًا معهم عن هويتي. |
Ben tabii bu değişimleri göremedim. Çünkü aslında 1985 yılında mezun oldum. | TED | لم أكن هناك لرؤية ذلك التغيير، لأنني في الحقيقة، عام 1985، تخرجت. |
Çünkü biliyorum, sizin de bildiğinizi biliyorum, burası Toskana değil. | TED | لأنني أعلم، وأعلم أنكم جميع تعلمون، أن هذه ليست توسكاني. |
Çünkü bence bu sadece kültürel bir alan veya evlerle ilgili değil; ekonomik tabanın da baştan yaratılması gerekiyor. | TED | لأنني أعتقد أنها ليست مساحة ثقافية أو مشروع إسكان؛ يجب أن يكون هناك نوع من إعادة البناء للجوهر الاقتصادي. |
Ama bilim adamlarını nasıl işe alacağımı biliyordum, çünkü o alana ilgim var. | TED | ولكنني أعرف كيف أعيّن علماء، لأنني على معرفة ببعض الأمور المتعلقة بهذا القسم. |
BJK: Ebeveynlerimi çıldırtan hep bendim, çünkü her zaman meraklı olan bendim. | TED | بيلي جين: حسنا، كنت دائما ما أثير جنون والدي لأنني كنت فضوليةً. |
Bu konuda çok şey biliyorum, çünkü ben bir Kavgacı'yım. | TED | أنا اعلم الكثير عن هذا الأمر لأنني أنتمي لنفس الفئة. |
Ama dürüst olmam gerekirse, yayıldı çünkü yayılması için savaştım. | TED | ولكن حتى أكون صادقًا، لقد انتشرت لأنني حاربت كي تنتشر. |
Çünkü onları neyin harekete geçirdiğini anlamaya ve bu deneyimleri sınıfa taşımaya çalışıyorum. | TED | لأنني أرغب بمعرفة السبب وراء الإشارة نحوهم وإحضار تجاربهم أمام طلابي في القاعة |
Bunların hepsini yaptım, çünkü öğrencilerimin kendileri olarak en iyi olmaları için çevrelerindeki herkesin onları desteklediğini bilmelerini istedim. | TED | وقمتُ بعمل كل ذلك لأنني أردتُ من طلابي أن يعرفوا بأن الجميع من حولهم يدعمهم ليكونوا من أفضل الناس، |
Çünkü bence bu daha çok dile nasıl baktığımızla alakalı. | TED | لأنني أعتقد بأن الأمر يرجعُ كثيرًا إلى كيفية رؤيتنا للّغة. |
Öyle düşünmüyorum, çünkü en nihayetinde bu problemin teknolojiyle alakalı olduğunu düşünmüyorum. | TED | لا أعتقد ذلك، لأنني لا أعتقدُ في نهاية اليوم أنها مشكلة تقنية. |