Afrika bloğu barış çözümü için yeni bir şart koştu. | Open Subtitles | الكتلة الإفريقية أضافت مؤخراً نص بند لقرار قوة حفظ السلام |
Afrika bloğu barış çözümü için yeni bir şart koştu. | Open Subtitles | الكتلة الإفريقية أضافت مؤخراً نص بند لقرار قوة حفظ السلام |
Ve inanıyorum ki bu üç prensip bugün dünyada karşı karşıya olunan en zorlu problemlerin bile çözümü için uygulanabilir. | TED | وأعتقد أن هذه الأساسيات الثلاث يمكن تطبيقها لحل بعض أكثر المشاكل صعوبة التي نواجهها في عالم اليوم. |
Hayır. Çocuklar olmak zorunda. Tanrı Yapıcı'nın çözümü için hayal gücüne ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا، يجب أن يكونوا أطفالاً، فمخيلاتهم مطلوبة لحل معادلة صانع الآلهة |
Sizden istediğim bayım, bu felaketin çözümü için aklınız başınıza toplamanız, ve bu çözümü en iyi şekilde uygulamanız. | Open Subtitles | أحثك سيدي ,أن تستعمل فطنتك لحل هذه الكارثة كما فعلت بتلفيقها |
Beyaz Saray bu işin çözümü için hertürlü seçeneğe onay verdi. | Open Subtitles | البيت الأبيض أجاز لنّا أيّ وسيلة ضرورية لحل هذه المُشكلة. |
Günümüzde klinik deneylerde karşılaşılan bu bazı önemli sorunların çözümü için alışılmışın dışında çeşitli YZ mimarileri oluşturduk. | TED | اختراع مجموعة متنوعة من أساليب الذكاء الاصطناعي غير التقليدية لحل الكثير من التحديات التي تواجهنا اليوم في مجال التصوير الطبي والتجارب السريرية |
Hayvanlardan ve bitkilerden kaynaklanan beceri ve teknolojiyi kullanabileceğimiz ve çözümü için bunlardan yararlanabileceğimiz doğadaki bazı sorunlara bakacağım. | TED | سأنظر في عدد من المشاكل الحالية فى البيئة حيث نستطيع استخدام المهارات والتكنولوجيات المستمدة من هذه الحيونات ومن النباتات، نستطيع استخدامهم لحل تلك المشاكل. |
1985'in çözümü için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لحل قضية 1985, |