Günümüzde, internet trafiğinin büyük bir kısmı şifrelendiği için, yapmaya çalıştıkları şey bu şifrelerin etrafından dolaşacak yeni yollar bulmak. | TED | هذا ما يحاولون القيام به و نظرا لان معظم ، جزء كبير من الانترنت يحاولون ان يجدوا طرق حول التشفيرات |
İşte benim yapmaya çalışacağım şey bu ve Güney Afrika'nın her tarafındaki insanların yapmaya çalıştıkları şey bu. | TED | وهذا ما سأحاول القيام به، وهذا ما يحاول الناس في أرجاء جنوب إفريقيا القيام به. |
Biz bundan çok önce başlıyoruz, hiçbir ceset olmamasını umarak ve bu insanlar için, yapmaya çalıştıkları şey için, devasa bir bilgi havuzuna sahip bu davayı oluşturmaya çalışıyoruz. | TED | نحن نبدأ قبل هذه النقطه في الواقع, قبل ان توجد اي جثث, نحن نحاول بناء قضيه لمن هم الاشخاص وماذا يحاولون القيام به, وهذا يتضمن كميه هائله من المعلومات. |
Yapmaya çalıştıkları şey, beni cezalandırmak sadece. | Open Subtitles | ما حاولوا فعله هو معاقبتي |
Yapmaya çalıştıkları şey bu muydu? | Open Subtitles | هل هذا ما حاولوا فعله؟ |
Görebileceğiniz gibi oluşturmaya çalıştıkları şey bir çeşit küçük şehir. | Open Subtitles | الآن ، ما الذي يحاولون أن ينشئون كما ترين ، كأنها قرية صغيرة |
Yapmaya çalıştıkları şey küresel kaynakları yönetmek için bir tür sosyal sözleşme oluşturmak. | TED | في الحقيقة، ما يحاولون القيام به هو إحداث نوع جديد من العقد الاجتماعي لإدارة الموارد العالمية المشتركة. |
- Yapmaya çalıştıkları şey de bu. | Open Subtitles | ذلك هو بالضبط ما تعنيه القيام به. |
Evet. Korumaya çalıştıkları şey tam olarak nedir? | Open Subtitles | ما الذي يحاولون حمايته بالضبط؟ |
Bence söylemeye çalıştıkları şey şu, Elizabeth, biz geri dönülemeyecek bir karar verdik. | Open Subtitles | أعتقد ان ما يحاولون قوله,اليزابيث لقد تجاوزنا كل الحدود |