Sorun şu ki burada değil. Sınıfta kaldı, çantamın hemen yanında. | Open Subtitles | إنما هي ليست هنا بل في غرفة التدريس إلى جانب حقيبتي |
Birinci kısmı orada, çantamın içinde ikinci kısmı ise az sonra getireceğim. | Open Subtitles | الجزء الأول في حقيبتي هناك والجزء الثاني انا سوف اخرج بعد لحظات |
Sana pasaportumu göstermek zorunda değilim, o çantamın arka kısmında. | TED | ليست مضطرا لأريكم جوازي، إنه في حقيبتي في الخلف. |
çantamın içeride olduğundan eminim ve fırın da açık kalmış olabilir. | Open Subtitles | ،لأننى متأكدة أن حقيبتى بالداخل وربما أكون قد تركت الفرن مفتوحاً |
çantamın tepesinde. Kodlar da cebimde. | Open Subtitles | في اعلى حقيبتي, الرموز موجودة في جيب الخرائط |
Geçen yıl bir öğrenciyi havai fişeklerle yakaladım ve eve geldiğimde hala çantamın içindelerdi. | Open Subtitles | في العام الماضي مسكت طالبأ مع ألعاب نارية ولازالوا في حقيبتي عندما وصلت للمنزل |
Bir tipin buradan ayrıldığın gördüm ve benim çantamın alınmış olduğunu sandım. | Open Subtitles | شاهدت رجلاً يخرج من هنا وقد حاول اخذ حقيبتي اليدوية |
çantamın en dibindeki çikolatayı bile yedim ve ne zaman aldığımı hatırlamıyorum. | Open Subtitles | وقد أكلت بالفعل الكعكة الموجودة بأسفل حقيبتي منذ... لا أعلم منذ متى... |
Sanırım çantamın içine biraz ruj bulaşmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أن لدي أحمر شفاة ذائب أسفل في حقيبتي |
İlaçlarının dozunu ikiye katlayıp, seni çantamın içinde her yere taşımak istiyorum. | Open Subtitles | لقد اصبحت متحمسة ان اضاعف علاجك واحمله معي في حقيبتي |
Dostum, Zadig çantamın aynısından aldığına inanamıyorum. | Open Subtitles | يا صاح , لا يمكنني تصديق أنها خطفت حقيبتي |
Bebeğim, sevgilim, kırmızı çantamın nerede olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | حبيبتي ، حبيبتي ، هل تعلمينَ أينَ هيَ حقيبتي الحمراء؟ |
çantamın peşindeki ilk postayı da sayarsak bununla en az dört grup etti. | Open Subtitles | إذا نحسب الدفعة الأولى بعد حقيبتي تلك على الأقل أربع مجموعات. |
Anlaşmadan önceyse çantamın peşindeki şu adamlar olmalı. | Open Subtitles | قبل الصفقة؟ لا بدّ أن يكونوا أولئك الأشخاص خلف حقيبتي. |
Şimdi ise burada, bir zebrayı tutup çantamın Interview gazetesi için resimlerinin çekilmesini izliyorum. | Open Subtitles | والآن هنا كنت أمسك الحمار الوحشي وكان يتم تصوير حقيبتي لمجلة الآعلانات |
çantamın çok büyük olduğunu söylediler ve... hayvanmışım gibi üzerimi aradılar ki bu MacBook Air'ımı ve iPad'imi... dizimde tutmak zorunda kaldığım anlamına geliyor. | Open Subtitles | قالوا أن حقيبتي كبيرة جداً وجعلوني أتفقدها ،مثل الحيوان ويعني ذلك أن علي ،أن احمل لابتوبي |
Affedersin, telefonum çantamın içinde kaybolmuş herhâlde. | Open Subtitles | آسفة، لا بد من أن هاتفي كان مدفونا في حقيبتي. |
Çantamda gördün herhalde. çantamın nerede olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تكونى قد رأيتينه على حقيبتى ، لا أعرف أين هى |
Ama eski çantamın kalem koyabileceğim dört tane cebi vardı. | Open Subtitles | لكن حقيبتى القديمة لديها اربعة اماكن لوضع الاقلام |
Bir bayana nazik olmak istiyorsan bunları bana çaktırmadan çantamın içine koy. | Open Subtitles | أنظر يا حبيبى.. إذا كنت تريد أن تكون لطيفاً مع امرأة ضع بهدوء تلك النقود لى فى حقيبتى |
Tuvaletten ödnüyorum ve çantamın yağmalandığını görüyorum. | Open Subtitles | إسمع , أنا الضحية هُنا لقد عُدت من حمام النساء لأجد شنطتي مسروقة |
Orada ve golf çantamın yan cebinde kesinlikle köfteli sandviç olmadığını sana söylemeliyim. | Open Subtitles | سأقول لك أين يوجد بالتأكيد ليس هناك أي كراة اللحم في الجيب الجانبي لحقيبتي للجولف. |
- çantamın pis yerlere değmesini engelliyor. | Open Subtitles | إنّه فقط يمنع الجيب الجانبي من ملامسة الأرضيّة القذرة |