Slim, eğer çalıntı elmas çantası bizdeyse bizim mal çantasına ne oldu? | Open Subtitles | سليم، إذا كانت هذه حقيبة الألماس المسروق فما الذي حدث بحقيبة المخدرات؟ |
Ordu tarafından reddedildim, Kâşif Dora sırt çantasına mahkum bırakıldım ve kızların soyunma odasına üzerimde sadece jartiyer askısıyla girmeye zorlandım. | Open Subtitles | لقد رفضت من الجيش و وضعت في حقيبة و دفعت إلى غرفت تبديل ملابس الفتيات ولا أرتدي شيئا إلا حمالتي بنطالي |
Kuşları toplayıp çantasına attı bunların ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yoktu. | TED | و عندما قام بتجميع هذه الطيور ألقاهم في حقيبة و لم يعينه على اﻷطلاق ما يمثلونه |
Babamla kaçmıştır diye düşündük çünkü çantasına kıyafetlerini doldurup öyle çıkmıştı. | Open Subtitles | إعتقدنا بأنهُ هرب من المنزل لأنه أخذ حقيبته مع بعض الملابس |
Havayolu çantasına baktığımızda eksik olan bir şey vardı "bir ajanda". | Open Subtitles | عندما فتشنا حقيبة السفر كان هناك شيئاً مفقوداً ... .. مفكرة |
Carlotta'nın makyaj çantasına yerleştirir. | Open Subtitles | بعض اثار الفيرونال بداخله, بداخل حقيبة مكياج شارلوتا |
Şahsen, Tarzan Jane'in çantasına gözatıp rujunu yediğinden bu yana, en az ikna edici bayan izlenimci olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | شخصياً, كنت أحسبك أسوأ من يتشبه بالنساء منذ أن قام طرزان بفتح حقيبة جين وأكل أحمر الشفاه. |
Ben de neden manyağın birinin bir fahişeyi öldürüp cesedini bir bowling çantasına tıkmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا احاول معرفة لم قد يقوم مهووس ما بقتل عاهرة ومن ثم حشوها في حقيبة البولينغ |
Savaş başlığının çekirdeğini alıp, bir sırt çantasına koymuş. | Open Subtitles | لقد أخذ المفجر الاساسى من الرأس الحربى ووضعها فى حقيبة ظهر |
Onları dalış çantasına koymak istemiştim ama sen aldın ...ben de son dakikada ancak alabildim. | Open Subtitles | أردت وضعهم فى حقيبة الغطس لكنك أخذتهم لذا وضعتهم هنا فى آخر دقيقه |
Fidyeyi Wayne'in spor çantasına koymamızı istemişler. | Open Subtitles | لقد طلبوا أن نضع الفدية في حقيبة ألعاب ويين الرياضية |
Elizabeth, bunları generalin çantasına koy, lütfen. | Open Subtitles | إليزابيث, رجاءً ضَعِ هذه في حقيبة الجنرال |
Ona sırt çantasının kadın çantasına benzediğini söylediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين ما حدث عندما قلت له إن حقيبة ظهره تشبه حقيبة يد نسائية؟ |
Spor ceketim bir çeşit sırt çantasına dönüştürülebilir. | Open Subtitles | معطفي الرياضي هنا يمكن أن يُستَعمل كنوع من حقيبة ظهر |
Deli olmalısın." Onun yerine yere doğru eğilir ve beş tane taş alır ve çoban çantasına koyar devamında devle karşılaşmak için dağdan aşağı inmeye başlar. | TED | و بدلا من ذلك ينظر إلى الأرض و يلتقط خمسة أحجار و يضعهم في حقيبته ويبدأ في النزول من على جانب الجبل ليقابل العملاق. |
Hali hazırda bir sırt çantasına sahip ve her an yola çıkabilecek gibidir. | Open Subtitles | إنه يحافظ على حقيبته مكتظة وعلى استعداد للذهاب في أي وقت. |
Ama havaalanında birileri çantasına uyuşturucu koymuş. | Open Subtitles | لكن البعض يهرب العقاقير فى حقيبته فى المطار |
Para birikince de ayda bir kere keseyi çantasına koyup bankaya gidiyor. | Open Subtitles | المال يتكور ،، وبعدها حالما ينتهي الشهر تضعهُ في الجيب في محفظتها وتأخذهُ إلى البنك |
- Tabii, devam et evsiz birinin sırt çantasına ihtiyacı olmaz zaten içine ne koyacak değil mi? | Open Subtitles | اتجه إلى اليمين. أنا رجلٌ شحاذ لستُ بحاجةٍ لحقيبة. ماذا سيضع فيها ؟ |
Kız kardeşime söyledim de çantasına iliştirdi. Böylece deniz kaplumbağası gibi izini sürebiliyorum. | Open Subtitles | كلا، لقد جعلت شقيقتي تدسّه في حقيبتها حتى أتمكّن من تعقبها كسلاحف البحر |
Saat 17.05'te ayrıldı. El çantasına dikkat edin. | Open Subtitles | هى تركت المنزل الساعه 17,05 لاحظوا حقيبه يدها |
Courtney rujları çantasına atmaya başlamıştı. | Open Subtitles | كورتينى كانت تحشو أحمر الشفاه داخل حقيبتها |
Erkekler, kadınların lanet olası çantasına yaklaşmak istemezler. | Open Subtitles | الرجال لا يريدون الاقتراب من شنطة المراة |
Bugün evrak çantasına bakıyordum ve bir yüzük buldum. | Open Subtitles | حسناً كنت أنظر لحقيبته بعد ظهر اليوم ووجدت ذلك الخاتم |