Bu küçük ölçekli çiftçilik veya ticari tarımla veya büyük tarımla ilgili değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالزراعة على نطاق صغير أو الزراعة التجارية أو الزراعات الكبيرة. |
Sonra, Missouri’de bir çiftliğe girdim ve çiftçilik ekonomisini öğrendim. | TED | حتى انني بدأت بتأسيس مزرعة في ولاية ميسوري وتعلمت حول اقتصاديات الزراعة. |
Bu çiftliğini sağlıklı tutmak için yapılan ekolojik çiftçilik uygulamalarından biri. | TED | وهو واحدٌ من العديد من ممارسي الزراعة البيئية ويستخدم هذا النمط الزراعي ليحافظ على حقله معافى. |
- çiftçilik yapmak için hayvan yetiştirmek için, ve aile kurmak için güzel bir yer. | Open Subtitles | في الغالب الأرض طيبة للزراعة وتربية الماشية, وتربية الأسرة |
Peki ne olacaksın Gene? Tayland'da çiftçilik mi yapacaksın? | Open Subtitles | وأبيعهم مرة واحدة ستصبح مزارع في تايلاند؟ |
Tarım okulundan döndüm ve çiftçilik sorunumuza çözüm bulmuş olabilirim. | Open Subtitles | , أنا عدت من المزرعة الزراعية وأنا ربما لدي الحل لمشكلتنا الزراعية |
çiftçilik yaygınlaşırken, insanlar böcekleri hasatlarını tahrip eden haşereler olarak geri çevirmiş olabilirler. | TED | وبانتشار الزراعة رفض البشر الحشرات كونها مجرد آفات تؤذي محاصيلهم. |
Dikey çiftçilik, normal çiftçiliğin yaklaşık onda biri kadar su ve yüzde biri kadar alan kullanımına ihtiyaç duyuyor. | TED | تستخدم الزراعة العمودية مياهً أقل بعشر مرات ومساحات أقل بمئة مرة من الزراعة التقليدية. |
Dünyadaki bu yiyecek kıtlığında, çiftçilik en önemli iştir. | Open Subtitles | و نظراً لنقص الغذاء فى العالم فإن الزراعة هى أهم مهنة على الإطلاق |
Böylece gizlice kaçtım ve pek çoğunuzun yapmakta olduğu şeyi yapmaya başladım, çiftçilik. | Open Subtitles | لذلك تسللت الى الخارج ولقد كنت أعمل ما يعمله معظمكم الزراعة |
İnsanın elleriyle çalışması demektir. çiftçilik, tamircilik gibi şeyler. | Open Subtitles | تعني العمل بيديك.أشياء مثل الزراعة الهندسة,السباكة. |
Kafan güzel değilken çiftçilik yapmayı hiç denedin mi? | Open Subtitles | هل حاولت من قبل الزراعة دون أن تكون قد دخنت المخدرات ؟ |
çiftçilik hala Dünya'daki en yaygın iş kolu. | Open Subtitles | الزراعة ما زالت تحتل الأنتشار الأوسع عند أغلب البشر |
Büyükbabam sana buranın çiftçilik için en iyi yer olduğunu söylememi istiyor. | Open Subtitles | يرغب جدي في أن أخبرك بأنها الأرض الأمثل للزراعة |
Öbür 50 aşağı kısımda ejderhayla kalıp çiftçilik ve balıkçılık yapmış. | Open Subtitles | والخمسون الآخرون بقوا مع التنين للزراعة والصيد في الأراضي المنخفضة. |
Bakın bu şehirli iş adamlarının gelip arazilerimizi almalarına izin verirsek ortada çiftçilik diye bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | اذا سمحنا لهؤلاء مطورين المناطق بشراء ارضنا لن يعود هناك مزارع |
Sormamam lazım biliyorum ama kayınvaliden az önce bana büyük dedenin Isaac Roosvelt'le çiftçilik yaptığını anlatıyordu. | Open Subtitles | والآن اعلم بان لا ينبعي ان أسأل هذا لكني مضطره حماتك كانت تخبرني بان جد جد جدك كان مزارع مع آزيك روزفلت؟ |
Eğer bu resim dünyanın fakirliğini betimliyorsa, o zaman yarısından çoğu temel geçim kaynağı olarak çiftçilik yapıyor. | TED | ان كانت هذه الصورة تمثل فقراء العالم، اذن فاكثر من نصف العاملين بالزراعة كمصدر اساسي للدخل. |
Harlan'da pek çiftçilik yapılmadığını hesaba katarsak, evet. | Open Subtitles | بالنظر إلى أنّ هارلن غير مشهورة بالأرض الزراعية ، أجل |
Belki yine bir çiftçilik kurarsın? | Open Subtitles | ربما .. ترغب بأن تصبح مزارعاً مرة أخرى؟ |
Allah bilir aslında çiftçilik yapmıyorsundur. | Open Subtitles | لما لا تبيعها وتنتهي؟ الرب أعلم بأنك لا تزرعها. |
Ben, gün yirmi dört saat çiftçilik yapabilirim. | Open Subtitles | انا استطيع ان اقوم بعمل الفلاحة لمدة 24 ساعة باليوم |
İnsanlar çiftçilik oynadığını düşünüyor olabilir ama o öyle olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | أوافقك الرأي، يعتقد الناس أنها تتظاهر بأنها مزارعة لكنها ليست كذلك |
Bahçe düzenleme, çiftçilik, balıkçılık. | Open Subtitles | .كيفية توازن الرجال مع الطبيعة البستنة والزراعة, وحفر الابآر |