Eğer Çin'i neden şaşmaz bir şekilde yanlış yorumladığımızı bilmek istiyorsanız - Çin'in geleceğine yönelik tahminlerimiz yanlış - nedeni budur. | TED | وان اردتم ان تعلموا لماذا نحن نستمر بفهم الصين بصورة خاطئة وتوقعاتنا دائما مُخطئة في يحدث هناك في الحقيقة ان السبب |
Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. | TED | وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة |
Eğer geçen haftalar içerisinde diplomatik haberleri takip ettiyseniz, Çin ve A.B.D. arasında Amerikalı şirket Google'a karşı yapılan | TED | إذا كنتم قد تابعتم الانباء الدبلوماسية في الأسابيع الماضية ، ربما سمعتم عن نوع الأزمات بين الصين والولايات المتحدة |
Bazı parlamento üyeleri Çin'e gitmelerinden önce heyetle birlikte olmak istemiş. | Open Subtitles | أحد أعضاء الكونغرس أراد أن يقابل الوفد قبل أن يذهبوا للصين |
Çok zorlu bir vakayı çalıştık, tüm Çin'deki ormanların yokolması vakasını. | TED | قمنا بذلك لقضية صعبة جدا كانت لعملية ازالة الغابات في الصين. |
Çin sadece 20 sene içinde o seviyede olmayı planlıyor. | TED | تخطط الصين أن تكون هناك في غضون 20 سنة فقط. |
Ve burada en uzak köşeye gelen Çin'i sonunda göreceğiz. | TED | ثم بعد ذلك سنرى الصين تظهر في هذا الركن البعيد. |
Artık Çin'e benimle birlikte bir banco almam gerektiğini biliyordum. | TED | علمت انه يجب ان اخذ الة البانجو معي الى الصين |
Ve Çin'deki hükümetin ve otoritelerin almış olduğu desteği rakamsal verilerle gösterdin. | TED | وقد أظهرت أرقام حول الدعم الذي تحظى به الحكومة والسلطات في الصين. |
Son olarak, Çin, dünyanın asırlardır karşılaştığı toplumsal sorunlara yenilikçi çözümler sağlıyor. | TED | اخيرا , الصين ايضا تقدم حلولا ابتكارية لمشاكل اجتماعية قديمة يواجهها العالم |
Ve bunlar Çin'den, Japonya'dan, Kore'den ve kuzeydoğu Asya'nın başka bölgelerinden insanlar. | TED | وهؤلاء الناس من الصين واليابان كوريا، وأجزاء أخرى من شمال شرق آسيا. |
Yani Çin'in nasıl bir yol izlediği hakkında değerlendirme yapmaya çalışırken bunun tam tamına bir açık oturum olduğunu görüyoruz. | TED | لذلك عندما نحاول تقييم هذا السؤال عما إذا كانت الصين رائدة حقًا، فيمكننا أن نرى أنه ما زال جدلًا مفتوحًا. |
Çin ekonomik olarak kalkındı, fakat insan hakları ve çevre konularında pek ilerleyemedi. | TED | ازدهرت الصين اقتصاديا، ولكن لم تُحرز تقدّما على مستوى حقوق الإنسان والقضايا البيئيّة. |
2018 yılı itibariyle Çin'deki üretim maliyetleri ABD ile aynı olacak. | TED | بحلول عام 2018، تكاليف التصنيع في الصين ستكون مساوية للولايات المتحدة |
İşte bu yüzden Bill Gates Çin'de ileri reaktör geliştiriyor. | TED | لهذا السبب فإن بيل جيتس في الصين لتطوير مفاعلات متقدمة. |
Kaçınızın geçen haftaki Çin ziyaretini ya da G20 zirvesini gördüğünü bilmiyorum. | TED | لا أعلم كم منكم شاهد رحلة الصين الأسبوع الماضي و مجموعة العشرين. |
Ve kayıt dışı ekonomiyi öğrenmek için Çin'de epey fazla zaman harcadım. | TED | قضيت الكثير من الوقت الإضافي في الصين لكي أعرف الاقتصاد غير الرسمي. |
Çin'e yolladığınız bu piyonların sizin için değerli olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | هؤلاء البيادق التي ارسلتموها للصين نعلم انهم مهمين بالنسبة لكم |
Birincisi, Çinliler için en önemli politik değer birliktir, Çin uygarlığının devamlılığıdır. | TED | الاول هو ان اهم مفهوم سياسي للصينين هو الوحدة البقاء للحضارة الصينية |
Şimdi geriye, Amerikalılar Çin yemeği yemek için yaygara koparıyordu. | TED | في ذلك الوقت، الأمريكيون لم يكونوا يزدحمون لتناول الطعام الصيني. |
Yani modern Danimarka'dan çok, antik Çin'e benzerdi belki de. | TED | لذا قد تكون أشبه بالصين القديمة منها من الدنمارك الحديثة |
Şimdiye kadar yediğim en iyi Çin yemeği. Her gün yiyebilirim. | Open Subtitles | إنه أفضل طعام صيني تناولته في حياتي يمكنني تناوله كل يوم |
Asla! ... Eğer yakalanırsan, Çin mahkemesinde Çin kanunlarına göre yargılanacaksın. | Open Subtitles | لو تم القبض عليك، ستحاكم في محكمة صينية طبقاً للقانون الصيني |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Her şeyi sanki Çin malıymış gibi el üstünde tutuyorum. | Open Subtitles | أحرص على الجميع من كلّ خدشٍ وكأنّهم مصنوعونَ في الصّين |
Örneğin ,ben Çin'den geri döndüğümde bir sürü şans kurabiyesi aldım. Çinlilerin nasıl tepki vereceğini görmek için onlara verdim. Bu nedir ? | TED | على سبيل المثال ، أخذت مجموعة من بسكوت الحظ الى الصين ، أعطيتهم للصينيين لأرى كيف ستكون ردة فعلهم. ما هذا؟ |
Örneğin, Rusya, Çin ve Hindistanın toplam kapsamı sadece yüzde bire ulaşmış. | TED | وصلت التغطية المشتركة لروسيا والصين والهند، على سبيل المثال، الى واحد بالمئة. |
- Peşinde sadece Çin yok. Pekala, dinleyin. Önceliğimiz çocuk. | Open Subtitles | ليس فقط الصينين الذين يسعون خلفك أستمع أولويتُنا هي الصبي |
Temiz bir sayfa açalım. Çin yemeği yiyip, film seyredelim. | Open Subtitles | سنفتح صفحة جديدة و كبداية لدينا طعام صينى و فيلم |
Düzenlenen askeri törenler eşliğinde sürekli olarak Çin cephesine asker sevkediliyordu. | Open Subtitles | لقد كنا دائماً نشاهد و نسمع عن جنود تم إرسالهم فى مواكب أحتفاليه للجبهه الصينيه |