- Olmaz. Çizgişehir'de çalışmam. | Open Subtitles | دعك من الأمر، لا أعمل في مدينة (تونتاون) |
Çizgişehir'e gitmek istemiyorsan gitmezsin. | Open Subtitles | -مهلاً يا رجل لو لا تريد الذهاب إلى (تونتاون)، فليس عليك الذهاب إلى (تونتاون) |
Çizgişehir'e gitmen gerektiğini söyleyen oldu mu? | Open Subtitles | لم يقل أحد أن عليك الذهاب إلى (تونتاون) بأي حال |
Marvin Acme. Çizgişehir'in sahibi. | Open Subtitles | (مارفين أكمي)، مالك مدينة (تونتاون)، ملك الفكاهة |
Çizgişehir'e uzun zamandır bu kadar yaklaşmıyordum. | Open Subtitles | لم أقترب إلى هذا الحد من (تونتاون) منذ وقت طويل |
Çizgişehir benim bölgemde olduğu için... amacım bu çılgınlığı kontrol etmek. | Open Subtitles | بما أن مدينة (تونتاون) تحت سلطتي القضائية، فهدفي هو أن يسود الجنون |
Çizgişehir'de saçtığı paralarla seçimleri satın aldı. | Open Subtitles | وزّع مبالغ من النقود في (تونتاون) قبل سنتين |
Çizgişehir'i Cloverleaf istiyor. | Open Subtitles | (كلافرليف) هي من تسعى للسيطرة على (تونتاون) |
Önce Kırmızı Araba'yı aldılar. Şimdi de Çizgişehir'i istiyorlar. Anlamıyorum. | Open Subtitles | أولاً يشترون (ريد كار)، ثم يريدون الإستيلاء على (تونتاون) |
Çizgişehir'deki banka soygununu araştırıyorduk. | Open Subtitles | كنا نحقق في سرقة المصرف الوطني في (تونتاون) |
O zamanlar Teddy'yle ben, Çizgişehir'de çalışmayı severdik. | Open Subtitles | في ذلك الوقت، أنا و(تيدي) كنا نحب (تونتاون) |
- Çizgişehir tamamen benim olacak. | Open Subtitles | -ستكون (تونتاون) ملكي قانونياً جملةً وتفصيلا |
Çizgişehir duvarın diğer tarafında patron. | Open Subtitles | (تونتاون) على الجانب الآخر من الحائط، سيدي |
Bu olayın sonunda Çizgişehir'in patronluğuna terfi ettim. | Open Subtitles | تسدل الستار على مهنتي كخبير قانوني في (تونتاون) |
Evet öyle hayatım. Bütün Çizgişehir'i yok etmeye yetecek kadar var. | Open Subtitles | هذا صحيح يا عزيزتي، ما يكفي لمحو (تونتاون) من الوجود! |
Çizgişehir'in yok olduğunu hiç kimse fark etmeyecek mi sanıyorsun? | Open Subtitles | ألا تظن أن أحداً سيلاحظ إختفاء (تونتاون)؟ |
Çizgişehir'de işler artık böyle yürüyecek. | Open Subtitles | هكذا نعالج الأمور هنا في (تونتاون) |
Çizgişehir'i çizgi filmlere bırakmaya söz verdi. | Open Subtitles | وعد أن يترك لنا مدينة (تونتاون) |
Maroon Çizgişehir'in peşinde değil. | Open Subtitles | (مارون) لا يسعى وراء (تونتاون) كما حسبت |
Çizgişehir'de başımın belaya gireceğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أنني سأموت في (تونتاون) |