ve çok da zor gözükmüyor. Çünkü dizüstülerin ekonomik durumu şöyle: Şimdi yüzde 50 diyelim, ama aslında 60 gibi, sizin dizüstünüzün fiyatının yüzde 60'ı satış, pazarlama, dağıtım ve kâr. | TED | واتضح أن الأمر ليس بتلك الصعوبة. لأن اقتصاديات الحاسب المحمول هي كالتالي: أقول 50 في المائة هنا. إنها أقرب إلى 60، 60 في المائة من تكلفة حاسوبك المحمول هي تكاليف البيع، التسويق، التوزيع والربح. |
Onu öldürmek çok da zor değildi, değil mi? | Open Subtitles | هو لم يكن بتلك الصعوبة , اليس كذلك ؟ |
Bu çevredeki tek evi bulmak çok da zor değildir herhalde. | Open Subtitles | سوف نمشي لأميال والطريق مليء بالمعالم ليس من الصعب التعرف عليها |
Gördük ki, onları bulmak çok da zor değilmiş. | TED | وقد تبين أنه ليس من الصعب العثور عليهم. |
çok da zor değil; hani var ya, "bu elma, bu portakal... "...Dünya bunun etrafında dönüyor" falan? | TED | و الآن هي ليست بهذه الصعوبة, ها هي التفاحة, ها هي البرتقالة, تعرفون, الأرض تدور, و بهذا الشكل. |
Kromozomlarını kontrol ediyoruz. çok da zor bir şey değil. | Open Subtitles | نحن نسيطر غلى كروماسوماتها إنها ليست بهذه الصعوبة |
Soruşturmayı takip ediyor. Bu çok da zor olmasa gerek. | Open Subtitles | -لن يكون ذلك صعباً جدّاً |
çok da zor değildi, değil mi? | Open Subtitles | و الآن, لم يكن ذلك صعبا, أليس كذلك؟ |
Çok, çok, çok, çok da zor değil aslında. | Open Subtitles | كان جداً, جداً, جداً, ليس بتلك الصعوبة |
Çözmek çok da zor olmasa gerek. | Open Subtitles | لا يمكن ان تكون بتلك الصعوبة لحلها |
Sana zarar vermek çok zor kabul edelim, bu çok da zor olmadı. | Open Subtitles | إيذائك هدف نبيل {\pos(192,210)}،ما وجب أن تعرفه لم يكن بتلك الصعوبة |
Tariq'ın bu seçimler hakkında ne kadar gürültü çıkardığını düşünürsek çok da zor olmaz. | Open Subtitles | بالنظر لمدى صخب (طارق) على هذه الإنتخابات, لن يكون الأمر بتلك الصعوبة |
- Evet, çok da zor olmadı. | Open Subtitles | - نعم ، لم يكن بتلك الصعوبة - |
Yani, ona yanlış tavsiylerde bulunmak çok da zor değil. | Open Subtitles | لذلك، ليس من الصعب بالنسبة لي أن أعطيه... النصائح الخاطئة |
Yakın gelecekte, geçmişi üç boyutuyla birden saklayabileceğimizi düşünmek çok da zor değil. | Open Subtitles | ليس من الصعب تخيل ذلك في المستقبل سنكون قادرين على إلتقاط الماضي بالأبعاد الثلاثة |
Subaylar ayrıca kendileri ve muhbirler arasında kişisel bir bağ kurmayı da deniyorlardı ve dürüst olmak gerekirse Stasi örneği göstermektedir ki birini diğerlerine ihanet etmeye ikna etmek çok da zor bir iş değil. | TED | الضباط حاولوا أيضًا تكوين رابط شخصي بين نفسهم والعميل وبصراحة، مثال الستاسي يرينا أنه ليس من الصعب ضم شخص ما لخيانة آخرين. |
Ne yaptığını bildiğin zaman çok da zor değil. | Open Subtitles | انها ليست بهذه الصعوبة عندما تعرف ما تفعل. |
İşi bilirseniz çok da zor değil. | Open Subtitles | إنها ليست بهذه الصعوبة اذا كنت تعلم ما تفعله. |
Çekip gitmek çok da zor değil yani hayatına devam etmek. | Open Subtitles | ليس الرحيل بهذه الصعوبة تعرفين , فقط لنمضي قدما |
Anlaşılan çok da zor değil. | Open Subtitles | -{\pos(190,230)}.لا يبدو صعباً جدّاً |