Her sayfada insan psikolojisine dair bilgiler, bilgece öğütler... | TED | رؤية ممتازة للنفسية البشرية، نصائح حكيمة في كل صفحة. |
Kendime iyi öğütler veririm ama pek nadir tutarım. | Open Subtitles | أنصح نفسي نصائح جيدة لكنني لا أتبعها أبداً |
Daha sonra bana çay ve çok iyi öğütler verdi. | Open Subtitles | ثم أعطاني شاياً و نصائح مفيدة أيمكنني الدخول ؟ |
Dilediğimi yapmam için bana öğütler verebilirken aynısını oğluna yapmaman çok yanlış. | Open Subtitles | لقد واصلت إعطائي النصائح و الآن هذه النصائح لولدك هي شيء خاطئ |
Her zaman yaptığım gibi yararlı öğütler veriyordum. | Open Subtitles | لا لقد كنت أقدم لك النصائح المفيدة فقط كما كنت أفعل دائماً |
Güneş ışığını nasıl maksimuma çıkarabileceğim konusunda öğütler vermişti. | Open Subtitles | قدّم لي بعض النصائح حول كيفية تحقيق أقصى قدر من الإنتاج |
Bak, biliyorsun, birbirimize öğütler vermeyeceğimize, azarlamayacağımıza dair yazılı olmayan kuralımıza hep saygılıyımdır. | Open Subtitles | اسمع, أقدر ذلك, تعلم, القاعدة الغير مكتوبة بأننا لا نعطي نصائح لبعضنا البعض, بأننا لا نتذمر |
Jacque olarak, bana açık öğütler verdi: Dünya liderleriyle irtibata geç, sanayi ve iş dünyasına konuş ve her şeyden önemlisi Rob, gençlere ilham ver. Çünkü gençler Antarktika’nın geleceğinin korunmasını tercih edeceklerdir. | TED | كونه جاك، أعطاني نصائح واضحة: اجذب اهتمام قادة العالم، تحدث إلى الصناعيين والتجار، وفوق كل ذلك يا روب، عليك بتوعية الشباب، لأنهم سيحددون مستقبل الحفاظ على القطب الجنوبي. |
Çünkü öyle görünüyor ki, sana çok iyi öğütler veriyor. | Open Subtitles | لأنه فيما يبدو يقدم لك نصائح طيبه |
Bize çok güzel ilham, çok iyi öğütler verdin. | Open Subtitles | أعطيتنا الألهام الرائع... نصائح رائعة... |
Yani, harika öğütler veriyor. | Open Subtitles | إنه يقدم نصائح رائعة |
Sun Tzu'dan harika öğütler içeriyor. | Open Subtitles | "شان تزو" يعطي نصائح ممتازة. |
- "Babalara öğütler"i biliyor musunuz? | Open Subtitles | -هل تعرفين "نصائح للآباء"؟ |
Hep kendimi ona bazı öğütler yazarken buluyorum, bir serseriyle karşılaşırsa ne yapacağını, kalbi kırıldığında ne yapacağını, ve... | Open Subtitles | لا زلت أجد نفسي و أنا أعطيه تلك النصائح مثلاً ماذا تفعل عندما تواجه صبي متنمر و ماذا يفعل عندما ينفطر قلبه |
Ona, "Erkeklerle öpüşme, yoksa gebe kalırsın. " gibi öğütler verirdim. | Open Subtitles | كنت أعطيها النصائح مثل، "لا تقبلي فتى وإلاّ فستحملين" |
Boşanıyorsunuz diye Wilson güzel öğütler vermekten vazgeçmez. | Open Subtitles | لا يتوقف (ويلسون) عن إعطاء النصائح الجيدة لمجرد أنه طلقك |
Sence bu durumda sana iyi öğütler vermesi mümkün mü? | Open Subtitles | على منحك النصائح السديدة؟ |
(Gülüşmeler) İşte ABD'deki en büyük yatırımcıdan öğütler. | TED | ( ضحك ) هنا بعض النصائح من واحد من أكبر المستثمرين فى الولايات المتحدة . |