Oldukça ölümcül bir silah olabilir bu. Öldürür, iyileştirmez. | Open Subtitles | هذا قد يكون سلاح قاتل فعلا قد يقتل ولا يشفى |
Sonra Ringel, Otto'nun diş kalıbını kullanarak ölümcül bir silah yaptı. | Open Subtitles | ثم بنى رينجل سلاح قاتل استعمل قالب اسنان اوتو. |
Ellerinde ölümcül bir silah varken asla acele etme evlat. | Open Subtitles | لا تستعجل و في يدك سلاح قاتل يافتى |
Herbirinizin ellerinde ölümcül bir silah var. | Open Subtitles | في يد كل منكم سلاح مميت |
ölümcül bir silah ortaya çıktı. | Open Subtitles | سلاح مميت اطلق له العنان |
Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silah. | Open Subtitles | القضيب ليس مجرد نتوء مقرف انه ايضاً سلاح فتاك |
ölümcül bir silah taşıyorum. | Open Subtitles | حسناً أنا أحمل سلاح قاتل |
O ölümcül bir silah. O en iyilerden ve bunu başaracak. | Open Subtitles | أنه سلاح قاتل |
Bu ölümcül bir silah. | Open Subtitles | هذا سلاح قاتل |
Tornavida ölümcül bir silah olarak kabul edilir. | Open Subtitles | اعتبر مفتاح البراغي سلاح مميت |
Onların her biri ölümcül bir silah ve şimdi o silahlar direkt olarak bizi hedef almış durumda. | Open Subtitles | كل فرد منهم عبارة عن سلاح فتاك كل فرد منهم عبارة عن سلاح فتاك و الآن تلك الأسلحة موجهة صوبنا مباشرة |
Güçlü ve ölümcül bir silah. | Open Subtitles | طاقة كبيرة و سلاح فتاك |
İnsanlara göre de ölümcül bir silah. | Open Subtitles | بالنسبة للبشر هي سلاح فتاك! |