Biraz önyargılı gibi geldi bana. | Open Subtitles | يَبْدو أنك متحيز لتلك المجموعةَّ قليلاً، إذا طلبت أن تَسْألَني. |
Tahminimce seninkidir ama önyargılı olduğumu kabul etmekle ilgili bir sorunum yok. | Open Subtitles | تخمّيني أنها وكالتكِ، لكن، أنا لا أمانع الإعتراف بأني متحيز. |
Ve ben bu önemli olduğunu düşündüm hakkında biriyle konuşmak önyargılı olmadan ve bu kişi demektir. | Open Subtitles | وأعتقدت أنه من المهم ان اتكلم عنه مع شخص ما بدون تحيز او احكام مسبقة وأنت ذلك الشخص لماذا ؟ |
önyargılı olmakla hata ediyorsun. | Open Subtitles | حتى نحن نتحمل جزء من الخطأ بسبب نظرتنا السلبية المسبقة لهم. |
Koçun kararlı önyargılı olduğunda birinin onu uyarması gerek. | Open Subtitles | يجب أن يعرف المدرب أن حكمه غير منحاز |
- Bakın ben o pentagram için önyargılı olmamaya çalışıyordum. - Bir pentagram hariç... | Open Subtitles | كنت أحاول ألا أكون متحاملة كثيراً على الرسم في هذه المدرسة |
Sadece yayınlanmış özel bir an bize direk önyargılı olma hakkı vermez. | Open Subtitles | فقط لأن لحظه خاصه اصبحت عامه" "هذا لا يعطينا الحق لنحكم |
Bulls kazağı giyen bir şüpheliyi bulmak için yapılan şüpheli teşhisinde, Bulls kazağı giyen sadece bir şüphelinin olması sizce önyargılı bir davranış değil mi? | Open Subtitles | وانت لا تعتقد أنه ضار أن تضع مشتبة بة واحد يرتدى قميص فريق الثيران فى طابور العرض تهدف إلى إيجاد |
Bu duruşma Yargıç Harrison Creary'nin Halka karşı Gwyneth Van Zanten davasında davalı ve savunma avukatı aleyhine önyargılı davranıp davranmadığını belirleme duruşmasıdır. | Open Subtitles | هذه جلسة استماع لتحديد ما إن كان القاضي هاريسون كريري متحيزًا ضد المُدعى عليه ومحامي الدفاع في قضية الشعب ضد غوينيث فان زانتن |
önyargılı ne demek? | Open Subtitles | مامعنى تحكمي ؟ |
Onun yerine bana, bir yabancıyı önyargılı olmadığına ikna etmek için yardım etmen lazım. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، أحتاجك للمساعدة في اقناع غريب كليا انه ليس متحيز |
önyargılı yaklaşmadığını göstermek için. | Open Subtitles | الاسود سوف يكون اصعب من الابيض لكى يظن الناس بانه غير متحيز |
Hile bütün yarışlara karşı önyargılı olmaktır. | Open Subtitles | أن تقول أنك متحيز ضد جميع التهم |
Ben de sana kötü bir sıfat taktım, "önyargılı." | Open Subtitles | لدي تصنيف لك يا زميل "كلمة قبيحة تدعى "متحيز |
- Ben önyargılı değilim. - Laflarını kendine sakla, Adolf! | Open Subtitles | أنا لست متحيز - بالتأكيد يا أدولف هتلر - |
Bu vakaya baktıysanız önyargılı olabilirsiniz. | Open Subtitles | ان كنت تعرف هذه القضية فقد يكون لديك تحيز |
Müvekkilimize karşı önyargılı olduğunuzu düşünüyor ve duruşmayı yeni bir yargıcın yürütmesini talep ediyoruz. | Open Subtitles | نعتقد وقد بينت لك تحيز ضد عملينا, ونحن نطلب منك ان القاضي الجديد يفهم الإجراءات الاخرى |
Korkarım Üstat Yoda senato, bir Jedi mahkemesinin önyargılı görüneceğini inanıyor. | Open Subtitles | انا اسف , سيد يودا , ان مجلس الشيوخ يعتقد ان محاكمة داخلية للجاداي سوف تكون تحيز |
Biz de zaman zaman önyargılı düşünceleri ve fiziksel deneyimleri bir kenara bırakıp büyük resme bakmaya istekli olmalıyız ya da hikâyenin geri kalanını görmeyi riske atarız. | TED | نحن كذلك، يجب أن نكون مستعدّين أحيانًا لوضع أفكارنا المسبقة وتجاربنا الماديّة جانبًَا والنّظر إلى الصورة الأكبر، أو أنّنا نخاطر بعدم رؤيتنا لباقي القصّة. |
Benim fikrim önyargılı. | Open Subtitles | رأي منحاز |
Sen acımasız ve önyargılı kontrol manyağının tekisin. | Open Subtitles | ،أنت لئيمة متحاملة مهووسة بنزوة السيطرة |
Bize önyargılı olma özgürlüğü vermez. | Open Subtitles | هذا لا يعطينا الحق لنحكم |
Sonra onu, önyargılı davranmakla ve dışarıda olmakla suçladınız. | Open Subtitles | لذا بشكل صحيح جدا أتهمه بأن يكون خارج القاعدة " و " سلوك ضار |
önyargılı demek... | Open Subtitles | 'تحكمي تعني |
Ve sorun şu ki çok önyargılı bir hale gelebiliyorlar. Çünkü bazı parçaları aşırı bazılarını ise az kullanmayı öğreniyoruz. | TED | و المشكلة أنها من الممكن أن تكون متحيزة. لأنك تتعلم أن تفرط في إستخدام بعضها وتقصر في إستخدام البعض الأخر. |
Sayın Hâkim, biraz önce tek görgü tanığının önyargılı ifadesini kanıtladık. | Open Subtitles | حضرةالقاضي،لقدأثبتناللتو .. بأن بيان شاهدة العيان الوحيدة في هذه المحاكمة قائم على التحيّز |