Onunla ilgilenince Paw Paw olduğumu sanıyor ve beni öpmeye çalışıyor. | Open Subtitles | في كل مرة اعتني بها تظن بأنني باو باو وتحاول تقبيلي |
Ve şimdi Bay Burns'ün odasında beni öpmeye çalıştı. | Open Subtitles | والآن، في أرباع السّيد بورنس , حاول تقبيلي. |
Erkek arkadaşlarınız sizi öpmeye çalıştı mı yoksa baharatlarla yağlıyorlar mıydı? | Open Subtitles | لم تذكري بأن اصدقائك حاولوا في تقبيلك مع التوابل |
Bu tabi ki araba sürmek kadar, kız kardeşini öpmeye benziyor. Çocuklar biraz direksiyon kullanmak istediklerinde, direksiyon çiziyorlar | TED | ولكن طبعاً ذلك يشبه تقبيل أختك قليلاً فيما يخص قيادة السيارة. إذا يريد الأطفال مقود للسيارة. فيرسمون مقوداً للسيارة. |
Dünyanın bir yerinde, bir adamın onu öpmeye izni var. | Open Subtitles | أنه يوجد فى هذا العالم رجل يمكنها تقبيلها |
Eğer durmazsan, Isak'a, senin sürekli beni öpmeye çalıştığını söylerim. | Open Subtitles | لو أنك لن تنصرف ، فسأخبر إسحاق أنك تحاول دائما أن تقبلني |
Onu öpmeye çalışırken yüzünü görmedin. | Open Subtitles | انت لم ترى تعابير وجهه عندما كنت أحاول تقبيله |
öpmeye çalıştı. Ama bir şey olmadı çünkü onu ittim. | Open Subtitles | حاول تقبيلي لكن لم يحدث شيء لأنني دفعته بعيداً |
Bu çocuk kapıya geldi, beni öpmeye çalıştı, sonra kustu ve ağlamaya başladı. | Open Subtitles | ،هذا الغلام يأتي إلي باب منزلي ،يحاول تقبيلي ثم يتقيأ ويبدأ البكاء |
Beni öpmeye çalıştığınızda ne kaçırdığınızı görmek için mi? | Open Subtitles | تفتقدين ماذا كنت ستحصلين عليه عندما حاولتِ تقبيلي سابقاً؟ |
Zavallı Dave. Beni öpmeye çalışırkenki yüzü gözümün önünden gitmiyor. | Open Subtitles | ديف المسكين, بقيت أرى وجهه عندما حاول تقبيلي. |
Dinleyin, ekselansları sizi öpmeye çalıştığımı söylediğiniz için özür dileyesiniz diye gelmiştim. | Open Subtitles | انظري, سموّك.. أنا فقط أتيت لكي تعتذري عن قولكِ أنّي أنا من حاولت تقبيلك |
Kaderlerimiz beraber çizildiğine göre, bilmeni isterim, seni öpmeye çalışan bendim. | Open Subtitles | منذ أن اجتمع مصيرنا سويةً عليّ أن أخبرك.. أنا هي التي حاولت تقبيلك |
Sadece bacak arasını öpmeye devam edebilirim. Bütün gün öpebilirim. | Open Subtitles | استطيع العوده لتقبيل الفخذ الأيمن استطيع تقبيل فخذيك طوال اليوم |
Belki de iş yerinde insanları öpmeye çalışmaman gerekiyordur. | Open Subtitles | ربما لا يُجدر بكِ أن تحاول تقبيل الناس في العمل |
- Berbat. Oradayken bir kız herkese onu öpmeye çalıştığımı söyledi. | Open Subtitles | تلك الفتاة من كنيستي , أخبرت الجميع أنني حاولت تقبيلها |
Eğer durmazsan, Isak'a, senin sürekli beni öpmeye çalıştığını söylerim. | Open Subtitles | لو أنك لن تنصرف ، فسأخبر إسحاق أنك تحاول دائما أن تقبلني |
Çocuğun evine gidip sürüyle insanın önünde onu öpmeye mi kalkıştın? | Open Subtitles | هل حقا ذهبتي الى منزل الصبي وحاولتي تقبيله اما الكثير من الناس |
O silah cebindeyken sakın bir kızı öpmeye kalkma. | Open Subtitles | انك لاتقم بتقبيل فتاة ابدا عندما تكون مرتديا هذا السلاح |
Ben şu seni öpmeye çalıştığı günden bahsediyordum. | Open Subtitles | أنا كنت أظن أنه حاول أن يقبلك في منزلك |
Bayan Sonia deliler gibi öpmeye başladı beni. | Open Subtitles | وبدأت السيدة سونيا تقبلنى بجنون |
Beni bıçaklamaya çalışmasaydın seni öpmeye çalışırdım. | Open Subtitles | لو لم تحاولي طعني حالًا، فربّما يُغريني ذلك على تقبيلكِ. |
Savaşın bittiği gün beni öpmeye çalıştı. Thames Nehri'ne attım onu. | Open Subtitles | لقد حاول أن يقبلني في يوم النصر "وأوقعت به في نهر "التايمز |
Meşgul sincap yaşamında ne kadar tatlı da olsa, bir tavşanı öpmeye vakti olmadığına karar vermiş. | Open Subtitles | في حياة سنجابها المزدحمة أن تقبّل أيّ أرانب بالرّغم من أنّ هذا الأرنب أنيق وعذب جدًّا |
Şükürler olsun. Seni her öpmeye çalıştığımda gördüğüm o deli ifadeni bir daha kaldıramayabilirdim. | Open Subtitles | أشكر الرب , لم أتحمل نظرة الغريب في كل مرة أحاول أن أقبلك فيها |
Ben öpmeye değmeyecek tatlı, tecrübesiz bir tip olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون عديم الخبرة الذي لا يستحق التقبيل |