| Aksi takdirde özgürlüğünü sağlayacak anahtarın içinde olduğunu bilerek ölüyorsun. | Open Subtitles | ما عدا ذلك، تموتين وأنت تعرفين أن المفتاح إلى حريتك |
| özgürlüğünü kazanmana yardım ediyor ama gelecekte bazı güzel şeyler noksan. | Open Subtitles | ،إنه يساعدك على الحصول على حريتك لكن بمستقبل ينقص أدق الأشياء |
| Adamın hakkını ver. Sistemden yararlandı, özgürlüğünü hak ediyor. Ya? | Open Subtitles | إنه يستحق ذلك , لقد إستغل القانون و يستحق حريته |
| Ama onu köşeye sıkıştırırsanız, onun özgürlüğünü... tehdit ederseniz, sizi öldürür. | Open Subtitles | .. ولكن إن احتجزته في زاوية .. وإن هددت حريته سيقتلك |
| Sana koca dünyada istediğin kişi olabilme özgürlüğünü veren bir hap olsaydı... | Open Subtitles | لو كان هناك حبوب تعطيك الحرية لتكون أي شيء في هذا العالم |
| Şimdi neden gidip kendi arkadaşlarınla özgürlüğünü kutlamıyorsun. | Open Subtitles | الان، لم لا تذهب للاحتفال بحريتك مع أصدقائك؟ |
| Cezayir'liler, ülkenizi kurtarmak ve onun özgürlüğünü kurmak sizin görevinizdir. | Open Subtitles | أيها الجزائريون، من واجبكم إنقاذ بلادكم وإعادة حريتها |
| O zaman diğerlerini ele ver, ben de özgürlüğünü vereyim. | Open Subtitles | إذاً فلتخبريني عن ماهية تلاميذه الأخرين وسوف أضمن لكي حريتك |
| Sana normal terbiyeci payını ve beş yıl içinde özgürlüğünü vereceğim. | Open Subtitles | أعدك بحصة المدرب المعتادة و حريتك في غضون 5 سنوات |
| Git ... ve özgürlüğünü kucakla. | Open Subtitles | واعتنقي حريتك.. وسترين ماذا سينتج من ذلك |
| Sonra da... yeterince adam ölünce... belki de özgürlüğünü kazanırsın. | Open Subtitles | وعندما لا يمكننا أن نأخذ المزيد، عندما يموت ما يكفي من الرجال، ربما ستنال حريتك |
| Sonra da... yeterince adam ölünce... belki de özgürlüğünü kazanırsın. | Open Subtitles | وعندما لا يمكننا أن نأخذ المزيد، عندما يموت ما يكفي من الرجال، ربما ستنال حريتك |
| İnanılmaz. İmparator ona üç kere özgürlüğünü verdi. | Open Subtitles | لا يمكن تجاوزه لقد منحه الامبراطور حريته ثلاثة مرات |
| Eğer bu sebep yeterince iyiyse, özgürlüğünü satın alabilir. | Open Subtitles | لو كان السبب جيدا بما يكفى فربما يمكنه شراء حريته |
| Nash, salak değil. özgürlüğünü bu herifin ellerine bırakmayacaktır. | Open Subtitles | بالتأكيد لن يضع حريته في يد احد ايان كان |
| Size iki elinizi de kullanma özgürlüğünü veriyoruz, öyle ki iki elinizi de bir harita üzerinde yaklaşmak veya uzaklaşmak için bir çimdik hareketi ile kullanabilirsiniz. | TED | لدينا الحرية باستخدام كلتا اليدين، يمكننا استخدام اليدين لتكبير أوتصغير خريطة موجودة أمامك الآن. |
| Sana özgürlüğünü verdikleri zaman... bu iyi bir takas olmamıştı. | Open Subtitles | لقد بدى لى باراباس انه عندما منحت الحرية من قبل لم تكن مبادلة طيبة |
| O zaman özgürlüğünü kendi arkadaşlarınla kutlasana. | Open Subtitles | الآن , لمَ لا تذهب و تحتفل بحريتك مع أصدقائك ؟ |
| özgürlüğünü kazanmak için öldüreceğini herkese duyuran bir kadın var karşımızda. | Open Subtitles | هنا أمرأة, ترغب فى بقائها مشهورة ويمكنها ان تقتل لتحصل على حريتها |
| Ben burada olduğum sürece kimse bir çocuğun özgürlüğünü elinden alamaz. | Open Subtitles | لا أحد سيأخذ حرية الطفل بينما أنا هنا لا أحد أتسمعوني؟ |
| Ben sana özgürlüğünü geri vereceğim, sen de bana... | Open Subtitles | سأرجع لكِ حريتكِ وأنتي تفعلين الشيء ذاته |
| Bir insan bütünlüğünü, haklarını, özgürlüğünü, görüşlerini hislerinin dürüstlüğünü, düşünce hürriyetini feda edebilir mi? | Open Subtitles | هل يستطيع أنسان أن أن يضحى بنزاهته بحقوقه، بحريته معتقداته، صدق مشاعره استقلالية أفكاره؟ |
| Bazı köleler sınrlı süreli ve özgürlüğünü satın alma şansı olan sözleşmeli kölelerdi. | TED | وكان بعض العبيد يعملون كخدم لفترة محدودة و من ثم كانت لديهم فرصة لشراء حريتهم |
| Bu da bana sonuçlar olmadan yaşama özgürlüğünü verdi. | Open Subtitles | و ذلك أعطاني الحريّة لأعيش دون عواقب |
| Ve bizler Batı'da birinin bunu nasıl yapabileceğini, ifade özgürlüğünü ne kadar sınırlayacağını anlayamıyoruz. | TED | ونحن في الغرب لا يمكننا فهم لماذا يقوم شخص ما بعمل ذلك, كم سوف يكون ذلك مقيد لحرية التعبير |
| özgürlüğünü kazanıp beni bul. | Open Subtitles | عندما تَتلقى حُريتك إسعى بحثاً عنى. |
| Ama eminim, özgürlüğünü istiyorsundur, ha? | Open Subtitles | لَكنِّي رَاهنتُ بأنّك تُريدُ حريتكَ. صاحب الجلالة؟ |
| Sana özgürlüğünü bağışlayan adamı öldürdü o. | Open Subtitles | إنه قتل الرجل الذي حرّرك |
| Bilgi karşılığında özgürlüğünü geri alabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | فهو يظنّ أنّ بإمكانه شراء حرّيته -و مقايضتها مقابل معلومات |