Kural, bir ürünün ortalama 10 yıllık gecikme sonrası gelişmekte olan ülkelerde satışa çıkması şeklindedir, ki o da satışa çıkarsa. | TED | القاعدة هي حوالي 10 سنوات من تأخير لمنتج جديد حتى يذهب إلى السوق في الدول النامية ، إذا قدر له الذهاب. |
Giysi üreten dünyanın her yerinde... ...gelişmiş ülkelerde bile çalışanların... ...emeğinin istismar edildiği atölyelerin... | TED | لقد شاهدتوا الوثائقيات حول معامل السخرة لصنع الحلي حول العالم وحتى في الدول المتقدمة |
Bu da bizi şu çelişkiye getiriyor: hastalık sadece fakir ülkelerde olduğu için, hastalığa yeteri kadar yatırım yapılmıyor. | TED | وهذا يقودنا إلى المفارقة التالية وهي أن انحصار المرض في البلدان الفقيرة سبّب عدم حصوله على الكثير من الاستثمارات |
Mesela öteki ülkelerde nüfusun yarısı 10 yaşına gelmeden açlıktan kırılıyor gibi. | Open Subtitles | إذ أنّه في البلاد الأخرى يموت نصف السكّان جوعًا بحلول سنّ العاشرة. |
Pek çok kadın ve çocuk istekleri dışında yabancı ülkelerde zorla tutulmaktadır. | Open Subtitles | يوجد الكثير من النساء والأطفال المحتجزين رغما عن إرادتهم في بلدان أجنبية. |
Onların %80'i Kenya gibi düşük gelirli ülkelerde yaşıyorlar ve çok büyük bir kısmı görme engelli olmak zorunda değil. | TED | 80 في المئة منهم يعيشون في دول ذات دخل منخفض مثل كينيا، والغالبية المطلقة ليس لعماهم ضرورة. |
Gelişmekte olan ülkelerde milyarlarca insan var ve onlara kapılarını açmaya hazır tek bir şehir bile yok. | TED | هناك البلايين من الناس في الدول النامية ممن لا يوجد لديهم حتى ولو مدينة واحدة ترحب بهم. |
Hiç merak ettiniz mi? Müslüman çoğunluklu ülkelerde radikallik neden yükselişte son 10 yıllık süreçte? | TED | هل تعجبت من قبل لماذا يبدو أن التعصب في إرتفاع في الدول ذات الأغلبية المسلمة على مدار العشر أعوام الأخيرة ؟ |
Gelişmekte olan ülkelerde muhabirliğe ve araştırmacılığa devam edeceğim, fakat bunu daha farklı görüş ilkeleriyle yapacağım. | TED | سأواصل العمل كباحثة ومراسلة في الدول النامية، لكني أفعل ذلك بأخلاقيات رؤية معدلة. |
Zengin ülkelerde bile, pek çok hasta en iyi ilacı elde edemiyor. | TED | حتى في الدول الغنية، لايحصلون على أفضل الأدوية. |
Dünyada her yerde mi geçerli, yoksa sadece zengin ülkelerde mi böyle diye görmek istedik. | TED | أردنا أن نرى هل هذا ينطبق على كل بقاع العالم أم فقط في الدول الغنية |
Bu ölümlerin çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşiyor. | TED | وتحدث معظم هذه الوفيات في البلدان المنخفضة والمتوسطة الدخل. |
Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde sahteciliğe rastlanıyor. | TED | من ثم، هناك تقليد المنتج في البلدان النامية. |
Son dört yıldır içinde gelişmekte olan ülkelerde dünyanın yeni enerji üretim kapasitesi geri dönüştürülebilir oldu. | TED | في كل من السنوات الأربعة الماضية نصف طاقة العالم المتولدة ,كانت قابلة للتجديد خاصة في البلدان النامية مؤخراً. |
Ve dünyanın bir çok yerinde, özellikle de zengin ülkelerde yeni reaktör inşa etmeyi konuşmuyorlar. | TED | وفي معظم العالم، وفي البلاد الغنية خاصةً، لا يتحدثون عن بناء مفاعلات جديدة، |
Hiç bir okyanus anlaşması yoktu... ...balıkçığılığın izin verilmediği ülkelerde. | TED | لا توجد هناك صفقات بشأن المحيط حيث يتم تعويض البلاد مقابل منع الصيد. |
Bu tür, seyrek ağaçların hakim olduğu ülkelerde, zeytinliklerde ve bostanlarda yaşar. | Open Subtitles | الطائر يعيش في البلاد المشجرة قليلاً بساتين الزيتون و الحدائق |
Bir dileğim var, büyük bir dilek, bu çalışma tarzının, bu düşünme tarzının diğer ülkelerde de oluşturulması. | TED | لدي أمنية، أمنية كبيرة وهي أن طريقة العمل هذه وطريقة التفكير هذه ستطبق في بلدان أخرى. |
Dünya nüfusunun yarısı, zaten bu çizgi üzerinde yer alan ülkelerde yaşıyor. | TED | ونصف سكان العالم يعيشون في بلدان تعدت هذا الخط بالفعل |
Bunu dünyanın her yerinde, farklı ülkelerde tekrar tekrar yaşandığını gördük. | TED | لقد رأينا هذا يحدث في دول أخرى عبر العالم، مرارا و تكرارا. |
Eminim bu veriler başka ülkelerde de benzerdir. | TED | وأنا متأكدة من أنّ الأرقام مماثلة في دول أخرى. |
Benim çalıştığım gibi ülkelerde, bu tedavi farkı, şaşırtıcı şekilde yaklaşık yüzde 90'a ulaşıyor. | TED | في بعض البلدان التي أعمل فيها، وهذا يطلق عليه الفجوة العلاجية وهو ما يقارب لدهشتنا الـ 90 في المائة. |
Günümüzde en yüksek ölüm oranının görüldüğü ülkelerde en hızlı nüfus artışının yaşandığını görüyoruz. | TED | الدول التي لديها أعلى معدلات الوفيات في العالم اليوم هي التي لديها أسرع معدلات النمو. |
Aynı şekilde diğer ülkelerde de benzer hikayeler var. | TED | و لكن هناك قصصًا مشابهة من البلدان الأخرى أيضًا. |
Maalesef ki sanayileşmiş ülkelerde de durum aynı. | TED | وفي الحقيقة، للكثير من الدول الصناعية كذلك. |
Etrafımıza baktığımızda, hem bu ülkede hem de diğer ülkelerde, hala birçok problem olduğunu görüyoruz. | TED | ولكن عندما تنظرين للعالم من حولك، في دولة الولايات المتحدة، وفي الدول الأخرى، ما زالت هنالك العديد من المشاكل. |
Diğer herkes daha az suya sahip ülkelerde yaşıyor. | TED | البقية يعيشون في بلد بها مياه أقل اليوم. |
Aksine, bu yıla kadar son görülen endemik ülkelerde yalnızca 12 vaka rapor edildi. | TED | وعلى النقيض من ذلك، فحتى الآن هذا العام، أبلغت آخر البلدان التي يتوطن فيها المرض عن إجمالي 12 حالة فحسب. |
Avustralya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde, kanser hastalarının yaklaşık yarısı radyoterapi ile tedavi edilir. | TED | في بلاد مثل أستراليا والمملكة المتحدة، حوالي نصف مرضى السرطان يتم علاجهم باستخدام العلاج بالأشعة. |
Bu durum, o ülkelerde yaşayan tüm kadınlar için çok korkunç bir ızdırap. | TED | إنه شيءً محزن فعلاً، ما يحدث للنساء في تلك البلدان. |
İngiliz bayrağını adını bile bilmediğim ülkelerde dalgalandırdım. | Open Subtitles | لقد رفعت العلم البريطانى على بلاد لم تسمع أنت حتى بها |