Götürmeseydik bu insanlar muhtemelen Ürdün'de bir mülteci kampındaki çadırda hiç oturmayacaklardı. | TED | هؤلاء الناس الذين قد لم يجلسوا يوماً في خيمة ضمن مخيم اللاجئين في الأردن |
Ürdün'de, kral hazretleri onları görmeye geldi. | TED | في الأردن ، جاء جلالة الملك و حضر العرض. |
Çünkü Chalabi, banka sahtekarlığı suçuyla Ürdün'de mahkum edilmişti. | Open Subtitles | منذ كان الجلبي من الفاسق في الأردن بتهمة الاحتيال المصرفي. |
Ailem 5 ay önce Ürdün'de sınırı geçerken uçak kazasında öldü. | Open Subtitles | ماتوا منذ خمس أشهر مضت بحادث تحطم طائرة صغيرة بالأردن وهم يحاولون الفرار من السلطات |
Uçakla oraya gidip amcasıyla tanıştık ve ondan DNA örnekleri aldık. Daha sonra Mouaz'ın Ürdün'de yaşayan en yakın akrabasından ilave DNA örnekleri daha aldık. | TED | لذلك ذهبنا إلى هناك وقابلنا العمّ وقمنا بتحليل عينات من حمضه النووي، ثم قمنا بتحليل عينات إضافيّة لأقرباء معاذ الذين يعيشون حاليّا بالأردن. |
Bu da Marfak Ürdün'de görülen çöl parçası, yıl 2011, çatışmanın başladığı yıl. Bunu 2017'de çekilen bir fotoğrafla karşılaştırdığımızda Zaatari mülteci kampının inşasını görüyoruz. | TED | رأينا هذه القطعة من الصحراء في (المفرق)، بالأردن عام 2011، السنة التي بدأ فيها الصراع. وعندما قارناها بصورة ملتقطة في 2017، رأينا تأسيس مخيم الزعتري للاجئين. |
Ürdün'de cehennem hayatı yaşamasına rağmen hiç pes etmedi. | Open Subtitles | لقد عانى الأمرين في الأردن و هو لم يستسلم قط |
- Riggs'le Ürdün'de ilişkin varmış. | Open Subtitles | أنتِ وريغز كنتم على علاقة متقدة في الأردن |
Evet, az önce silahlarımın Ürdün'de bekletildiğini duydum. | Open Subtitles | أجل، لقد سمعتُ للتوّ أنّ أسلحتي محتجزةٌ في الأردن |
Dünya Bankası'yla bir araştırma yürüttük. Ürdün'de yaşayan Suriyelilerin yüzde 87'si Lübnan'dakilerin yüzde 93'ü milli fakirlik sınırının altında yaşıyor. | TED | في بحث مع البنك الدولي، 87 % من السوريين في الأردن 93 % من السوريين في لبنان يعيشون تحت خط الفقر. |
11 yıl sonra, Ürdün'de doğdum. | TED | ولدت في الأردن بعدها ب 11 سنة. |
Örneğin Ürdün'de, erkeklerin kahvaltıda koyun yağı ve bal yediklerini gördüm. | Open Subtitles | ...على سبيل المثال في الأردن ، رأيت رجال يأكلون دهون لحم الضآن والعسل في الفطور |
Ürdün'de hepimiz yasalara göre yaşarız. | Open Subtitles | في الأردن نعيش جميعاً تحت القانون |
Çubukların Ürdün'de olduğunu tespit eden ekibin başındaydım. | Open Subtitles | عندما تركتُ الفريق السري الذي أعترضها "في "الأردن |
Hapiste misin, yoksa Ürdün'de ya da Beyrut'ta bir çukurda mısın bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إذا تم حبسُكِ أو ردمُكِ في حفرةٍ "في مكانٍ ما في"الأردن" أو "بيروت |