| Orada bozulan onca kitaba çok üzülmüştüm, çünkü yok olan şey bilgiydi. Ve server çiftlikleri veya data merkezleri | TED | وقد حزنت جداً على الكتب التي ذهبت هباء , لأنها كانت تحتوى معلومات قد دُمرت . وخادم المزارع , أو مراكز المعلومات |
| Şey, sen gönderildiğinde, ben çok üzülmüştüm, babam da senin her şeyini paketleyip benim odama taşıdı. | Open Subtitles | حسنا , عندما غادرت لقد حزنت لذلك ابي وضع كل اغراضك في غرفتي |
| Onun için üzülmüştüm. Arkadaşı oldum. | Open Subtitles | شعرتُ بالأسى لحاله وأصبحتُ صديقته |
| Lobi, lobi... Sanırım onun için üzülmüştüm. Birileriyle çıkma şansı olmayacak. | Open Subtitles | اعتقد اني شعرت بالأسف له,اعتقد انه لن يخرج مرة اخري |
| Jessie için üzülmüştüm, ama ne yapabilirdim ki? | Open Subtitles | شعرت بالسوء تجاه جيسي لكن ماذا كنت لأفعل؟ |
| Terk ettiğin zaman epey üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد كنتُ منزعجاً للغاية بسبب رحيلكِ بهذا الشكل |
| Öldüğünde üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد حزنت على موته، أنا ووالدك .. كان بيننا اختلافات |
| Will bana "gidemezsin" dediğinde çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد حزنت عندما قال لي ألا ينبغي أن أذهب |
| Beni kovduğunda çok kızıp üzülmüştüm ama yine de senin yanında olurdum. | Open Subtitles | ...حزنت جداً بعدما طردتني . و لكني كنت لأقف إلى جانبك |
| İlk öldüğünde üzülmüştüm diye galiba. | Open Subtitles | أعتقدت بسبب أنني حزنت في أول مرة توفيت |
| Evet, intihar ettiğini duyunca üzülmüştüm. | Open Subtitles | نعم ، لقد حزنت لانتحاره |
| Neyse, elinizde bir şey yok diye size üzülmüştüm... | Open Subtitles | ... على أية حال شعرتُ بالأسى من أجلكم يا أصحاب ... أنتهى بكم الأمر من دون أي شئ , لذا |
| Bittiğine üzülmüştüm. | Open Subtitles | شعرت بالأسى لأنه أنتهى. |
| Hem de çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | شعرت بالأسى حقًا لأنه أنتهى. |
| Var ya ilk kez bir sapık için üzülmüştüm. | Open Subtitles | آه على محمل الجد، أن هذه هي المرة الأولى شعرت بالأسف لالمنحرف. |
| O aptal çakal için üzülmüştüm. | Open Subtitles | شعرت بالأسف على ذلك إبن عُرس الغبي |
| Evet, çocuklar için üzülmüştüm. | Open Subtitles | نعم , لقد شعرت بالسوء من اجل الرفاق |
| Terk ettiğin zaman epey üzülmüştüm. | Open Subtitles | لقد كنتُ منزعجاً للغاية بسبب رحيلكِ بهذا الشكل |
| Bu defa ben de üzülmüştüm. | Open Subtitles | {\cHFFFFFF\t(\cH0000FFFF)}عندها لفّني الغمّ أيضًا |
| Tuhaf olan yanı, ben ondan daha çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | رجاء الشيء الغريب هو انني كنت مستاء |
| Bende üzülmüştüm. | Open Subtitles | و كنتُ حزيناً أنا أيضاً |
| Ölümüne çok üzülmüştüm. | TED | لقد حزنتُ للغاية لموته. |
| Biliyor musun? Bana ilk söylediği zaman çok üzülmüştüm. Çok korktum. | Open Subtitles | كما تعرفين ، عندما أخبرني ، كنت حزينة جداً و مذعورة |
| Büyürken, yanında olamadığım için çok üzülmüştüm. | Open Subtitles | شعرت سيئة لا يجري هناك أثناء يكبرون، و... |